- RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
- Issue:Ö11 Special Issue
- A panoramic view of ‘the New Woman’ in Victorian literature
A panoramic view of ‘the New Woman’ in Victorian literature
Authors : Neslihan GÜNAYDIN ALBAY
Pages : 548-558
Doi:10.29000/rumelide.1146713
View : 10 | Download : 6
Publication Date : 2022-07-21
Article Type : Research Paper
Abstract :Viktorya dönemindeki büyük sosyal ve kültürel değişikliklerin cinsiyet rolleri üzerinde büyük etkisi olmuştur. Hayatın her alanında aktif olmaya istekli bir kadın tipinin ortaya çıkmasıyla hem kamusal hem de özel alanda toplumsal cinsiyet rollerindeki bölünmeler ortadan kalkmaya başlamıştır. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Elaine Showalter`ın “cinsel anarşi” kavramı ve onun farklı biçimleri, iş gücünde artan sayıda kadının daha sık görünmesiyle birlikte canlanmıştır. 19. yüzyılın sonlarında sanayileşmeyle birlikte kadının toplumsal statüsünün nasıl değişmeye başladığı Viktorya edebiyatına da yansımıştır. Örneğin, Bayan Warren`ın Mesleği`nde baş karakter Vivie, Viktorya dramasında kendi kendine yeten bir kadın olarak eğitim almaya ve iş hayatına katılmaya hırslı yeni kadın tipini temsil eder. Geleneksel kadın tipine göre daha özgür, bağımsız ve kariyer odaklıdır. D. H. Lawrence`ın Gökkuşağı adlı kitabında Ursula, daha fazla özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden `yeni kadın` için bir başka önemli prototiptir. İyi eğitim almıştır ve bir yanının bir erkeğe ait olduğunu kabul edemediği için hamileliğini kabullenmesi çok zor olmuştur. Alışılmadık ve isyankardır. Evciliğe karşı çıkar. Olive Schreiner tarafından yazılan Afrika Çiftliğinin Öyküsü`nde, baş kahraman Lyndall`ın bir devekuşu çiftliğindeki yaşam öyküsü, Boer yaşam tarzının katı gelenekleri tarafından kısıtlanmış bir kadının sınırlı seçimlerini ve yaşam koşullarını tasvir etmektedir. Hayattaki asıl amacı kendi seçimlerinin peşinden gitmektir. Grant Allen`ın Daktilocu Kız`ında Juliet Appleton, sigara içmek, üniversiteye gitmek, bisikletiyle seyahat etmek ve rasyonel giysiler giymek gibi Yeni Kadın kimliğinin bazı kötü şöhretli özellikleriyle öne çıkmaktadır. Bu makalenin amacı, tüm bu Yeni Kadın tuzaklarına ve toplumsal cinsiyetin sınıf, evrim ve teknoloji söylemleriyle kesişmesine dayalı olarak, 19. yüzyılın sonunda çalışan kadınların istikrarsız bir konuma sahip olduğunu feminist bir bakış açısıyla göstermektir. Toplumsal baskı ve önyargılar, yeni kadının kapasitesini aşma, gerçek özgürlük ve mutluluğa erişme fırsatlarını kısıtlar. Bu nedenle toplum çoğunlukla, ideallerinin ve hayallerinin önüne engeller koyar. Feminist bir bakış açısıyla, bu çalışma, yeni kadının erkeklerle eşit hak ve fırsatlara sahip olduğu daha demokratik bir toplumda yaşamayı beklediği gerçeğini ortaya koymaktadır. Sonunda erkeklere tamamen bağımlı olmayı reddeder, bunun yerine kendi kendine yeten bir kadın olarak hak ettiği saygıyı kazanmak için kişisel gelişim fikrini benimser.Keywords : Yeni Kadın, cinsiyet rolleri, feminizm, Viktorya dönemi, patriyarki