- RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
- Issue:30
- Michel Foucault’nun beden kavramı üzerinden Nazım Hikmet Ran’a kısa bir bakış
Michel Foucault’nun beden kavramı üzerinden Nazım Hikmet Ran’a kısa bir bakış
Authors : Ayşegül UYSAL GLINIECKI
Pages : 1116-1137
Doi:10.29000/rumelide.1190373
View : 12 | Download : 5
Publication Date : 2022-10-21
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu çalışmada, Fransız filozof ve sosyal teorist Paul Michel Foucault’un yapıtlarında sıkça irdeleyip yeni bir bakış açısı getirdiği iktidar, özne ve beden üçgeni içinde, yine kendi eserleri üzerinden ünlü Türk şair Nazım Hikmet Ran ve onun hayatının bir bölümü, betimleyici analiz yöntemi kullanılarak ele alınacaktır. Oldukça varlıklı ve eğitimli bir aileye doğmuş Nazım Hikmet Ran, yıllar içinde biriktirdiklerini ve sonradan benimsediği biçim ve içerikleri ustaca bir araya getirip harmanlayabilmiştir. Türk dilini de oldukça yetkin ve detaylı kullandığı iddia edilebilen Hikmet’in bu becelerinin fikirlerinden dolayı geri planda kaldığı iddia edilebilmektedir. Benimsediği fikirler yüzünden on beş yıla yakın bir süre hapishanede kalmak zorunda olan Hikmet’in, sınırlandırılmış bedenine dair düşünceleri şiirlerine yansımıştır. İlk yıllardaki şiirlerinde sezilen umutlu hava, yıllar içinde umutsuzluğa dönüşmüştür ancak tanınmış Türk şair, Nazım Hikmet Ran, hiç bir koşulda savunduklarından geri dönmemiştir. Fikirlerinden ötürü hapis yatmayı göze alan Hikmet’in durumu, bu çalışmada Foucault’nun beden-iktidar-özne ilişkisi kapsamında hapishaneler üzerine yazdıklarıyla beraber ele alınacaktır. Beden üzerindeki hâkimiyetin, son bir kaç yüzyılda biçim değiştirdiğini savunan Foucault, bu savı üzerinden modern toplum yapısını ve bu noktada iktidarların rolünü incelemektedir. Hapishane ve hapishanelerde sınırlandırılmış bedenler üzerine görüşlerini belirten Foucault, bu ilişkilere farklı bir noktadan bakarak sorgulayıcı yaklaşsa da, aslında yine bu ilişki döngüsünün de kaçınılmaz olduğunu da savunmaktadır. Betimleyici analiz yönteminden faydalanılarak ilk hapis yıllarında o dönemki eşi Piraye’ye yazdığı şiirlerden bazıları bu çalışmada çalışma nesnesi olarak ele alınakcaktır. Şiirlerinin dizeleri, tonu ve mesajları irdelenirken yıllar içinde şairin hapishaneden çıkma konusunda umutsuzlaştığı şiirlerinde görülebilir duruma gelmiştir. Bedeninin sınırlandırılması ve hapis yatmasının, şairin sanatına da yanısığı söylenebilmektedir. Foucault’nun bahsettiği biçimde sınırlandırılan ve standartlaştırılmaya çalışılan bedenin çektiği ceza, burada şairin ürünleri olan şiirlerinde gözlenebilmektedir. Analiz ve Ekler kısımlarında şairin duygularını dışa vurduğu şiirlerde hapis yatma durumuna bakışının yıllar içinde nasıl değiştiği anlaşılabilmektedir.Keywords : sosyoloji, beden, Michel Foucault, Nazım Hikmet Ran, iktidar, özne