Arap Şiirinde Mürâca‘a Sanatı
Authors : Sadullah Tilkitaş
Pages : 705-718
Doi:10.29000/rumelide.1502231
View : 57 | Download : 57
Publication Date : 2024-06-25
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu çalışmada, belâgatın bedî‘ çatısı altında ele alınan mürâca‘a sanatının Kur’an-ı Kerîm ve Arap şiirinde kullanımına dair örnekler konu edilmiştir. Daha çok nesir türü yazılarda karşımıza çıkan diyalogların, şiirsel bir formla beyitlere aktarılmasına Mürâca‘a adı verilmiştir. Bu türün bedî‘ bölümlerinde bir sanat olarak ele alınması İbn Ebi’l-İṣba‘ (ö. 654/1256) ile başlamış dolayısıyla bu terim h. VII. asırda kavramlaşmıştır. Lafız ve mana yönünden sözün nasıl güzelleştirileceğini öğreten bedî‘, edebî sanatlarla süslü bir ifadenin lafız bakımından mükemmel, anlam bakımından mâkul ve aynı zamanda bir ahenge sahip olmasının usul ve kaidelerini inceleyen ilim olarak tarif edilmiştir. H. III. yüzyıldan beri belâgat ile eş anlamlı hale gelen ve onun içerisinde yer alan bedî‘in, incelediği türlerden birisi de mürâca’a sanatıdır. Klasik Türk şiirinde bu tür, “mürâca‘a şiiri, muhavereli şiir, müşâre” olarak adlandırılırken; halk şiirinde ise “dedim” veya “dedili” şiir adıyla anılmıştır. Türk edebiyatında bu türün ilk örnekleri Kaşgarlı Mahmut; halk edebiyatında ise Kadı Burhaneddin (ö.800/1398), Nesîmî (ö.820/1417) ve Ahmedî (ö. 815/1412) tarafından verilmiştir. Cahiliye şiirinin seçkin örneklerinden sayılan mu‘allakalara bakıldığında; yıkıntılar, harabeler, sevgili ya da deve, ceylan, yaban öküzü gibi hayvanlar tasvir edilirken hitap yoluyla muhataplara seslenilmekte ancak bu konuşmanın karşılıklı diyalog formunda olmadığı görülmektedir. Bu çalışmada bedî türleri arasında ele alınan ancak yaygın bir kullanımı olmayıp yeterince bilinmeyen mürâca‘a sanatı tanıtılacaktır.Keywords : Arap Dili ve Belâgatı, Bedî, Mürâcaa, şiir, Edebi sanat