Kur’an-ı Kerim’de Müstesnâ Munkatı‘ Üslûbu ve Meâllere Yansıması
Authors : Servet DEMİRBAŞ
Pages : 451-482
Doi:10.18498/amailad.896271
View : 13 | Download : 10
Publication Date : 2021-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu çalışma Arap dilinde ve Kur’an-ı Kerim’de yaygın olarak kullanılan müstesnâ munkatı‘ üslûbunun gramer ve belâgat yönünden ifade ettiği manaların Türkçe meâllere yansımalarını incelemektedir. Kur’an-ı Kerim’i gerek Arapça metninden gerekse farklı dillerde yapılan tercümelerinden anlamada önemli unsurlardan biri dil olgusudur. Arap dilinin ve Kur’an-ı Kerim’in önemli üsluplarından biri de müstesnâ munkatı‘dır. Bu üslûbun bütün yönleriyle bilinmesi ayetlerin içerdiği manaları anlamada ve ifade ettikleri hükümlere vakıf olmada önemlidir. Müstesnâ, genel olarak muttasıl ve munkatı‘ olmak üzere iki kısımdır. Dil bilimciler müstesnânın muttasıl ya da munkatı‘ olmasını farklı bakış açılarıyla değerlendirdikleri için farklı tanımlara ve farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Kur’an-ı Kerim’de yaygın olarak kullanılan istisna çeşidi muttasıl müstesnâdır. Bunun da en bariz özelliği, bir şeyi genelin hükmünden hariç bırakmaktır. Fakat diğer bir istisna türü olan müstesnâ munkatı‘ birçok yönden müstesnâ muttasıldan ayrılmaktadır. Müstesnâ muttasıl, kullanımı yaygın, asıl, hakiki, bütün istisna edatlarının kullanıldığı, farklı i‘rab vecihlerinin uygulandığı istisna çeşididir. Buna karşılık, müstesnâ munkatı‘, kullanımı nadir, mecâzî, bütün istisna edatlarının kullanılmadığı, sadece nasb i‘râbının uygulandığı ve müstesnânın, müstesnâ minhe dâhil olmadığı istisna çeşididir. En önemlisi de müstesnâ munkatı‘da istisna edatı olan الا kendi anlamında değil, kendisinden önce geçen cümlede muhatabın zihninde oluşabilecek bazı olumsuz düşünceleri kaldırarak yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmak için kullanılan لكنّ manasınadır. Munkatı‘ müstesnâda maksat, ilk cümlede muhatabın zihninde oluşabilecek yanlış anlaşılmanın önüne geçmek olduğu için önceki hükmü tahsis etme özelliği yoktur. Belagat ilmi açısından da önemli manalar içeren müstesnâ munkatı‘ üslûbu, bedi‘ ilmi bünyesindeki edebî sanatlardan te’kîdü’l-medh bimâ yüşbihü’z-zem yani yergiye benzeyen üslûpla övgüyü pekiştirmek ve te’kîdü’z-zem bimâ yüşbihü’l-medh yani övgüye benzeyen üslûpla yergiyi pekiştirmek başlıkları altında incelenmiştir. Bu edebî yönün güzelliği, olumsuz yergi sıfatından sonra yergi beklenirken övgü sıfatının gelmesi ya da olumsuz övgü sıfatından sonra övgü beklenirken, yergi sıfatının gelmesi muhataplarda büyük bir etki meydana getirmesindendir. Müstesnâ munkatı‘ üslûbunun her yönüyle bilinmesi ve Türkçenin dil imkanları dahilinde meâllere yansıtılması önemli görevler arasındadır. Arapça bilmeyenlerin Kur’an-ı Kerim’i Arapça metninden anlamaları mümkün olmadığı için tercüme ve meâl çalışmaları önem arz etmektedir. Tercüme ve meâl çalışmaları Cumhuriyet dönemiyle birlikte hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Yapılan meâl çalışmaları incelendiğinde bazı ayetlerdeki munkatı‘ müstesnânın muttasıl müstesnayla karıştırıldığı görülür. İstisna edatının olduğu birçok ayette istisna türleri arasındaki fark gözetilmeden müstesnâ önceki hükümden hariç bırakılarak yaygın ifade olan “ancak” Türkçe karşılığıyla tercüme edilmiştir. Bu durum, ayette ifade edilmek istenen asıl manayı, üslûbu, belâgati ve ahkâmı her zaman karşılayamadığı için tercüme açısından sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Makalenin hacmi gereği incelenen sınırlı sayıdaki meâllere bakıldığına Elmalılı Hamdi Yazır, Mustafa Öztürk ve Hayreddin Karaman vd. nin hazırladığı meâllerin müstesnâ munkatı‘ üslûbunu Arap gramerine ve belâgatine genellikle uygun olarak yansıttıkları gözlemlenmiştir. Ancak Süleyman Ateş, Halil Altuntaş ile Muzaffer Şahin ve Hasan Tahsin Feyizli, müstesnâ munkatı‘ üslûbunu meâllere daha az yansıtabilmişlerdir. Aralarında anlam farkı olan müstesnâ çeşitlerini Türkçeye çevirirken bunları birbirinden ayırmak için kendisinde müstesnâ muttasıl üslûbu bulunan ayetleri “ancak, hariç, dışında ve başka” gibi ifadeleri kullanmak isabetli olacağı gibi kendisinde müstesnâ munkatı‘ olan ayetlerin tercümesinde الا edatının لكنّ manasına olduğunu öne çıkarmak için “fakat ve ama” ifadelerini kullanmakla birlikte takdiri bir haber getirmek yerinde olacaktır.Keywords : Tefsir, Kur'an, Arap Dili, Müstesnâ Munkatı, Meâl