Câhiliye’den İslâm’a Adak Geleneği
Authors : Feridun Tekin
Pages : 13-45
Doi:10.18498/amailad.1353742
View : 159 | Download : 149
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Hz. Peygamber döneminin daha iyi anlaşılabilmesi için İslâm öncesi dönem önemlidir. Bu devirde yaşanan hayat, kültür, gelenek, örf ve adetler farklı yönleri ile sonraki döneme etki etmiştir. Bu zaman diliminde insanların ortaya koymuş olduğu sosyal hayat ile gündelik yaşam değişik açılardan incelenmelidir. Câhiliye olarak adlandırılan bu devirde insanların hayatlarını doğrudan etkileyen birçok unsur yer almış, gelenek ve adetler bir kısmı Resûlullah (s.a.v.) dönemine intikal etmiştir. Resûlullah (s.a.v.) öncesi dönemde dinamik bir toplumsal hayat söz konusuydu. İnsanlar kendilerine tevarüs eden geleneklere bağlı olarak hayatlarını sürdürmekte, bazı geleneklere hassaten önem ve özen göstermekteydiler. Câhiliye devrindeki insanlar için geleneklerine bağlı olarak yaşamak kıymetli bir durumdu. İslâm öncesi dönemde yer alan adak adeti bu türden bir gelenekti. İnsanlar adak geleneğini dinî bir ritüel olarak görmekte, icrasına ayrı bir ihtimam vermekteydiler. İnsanlar o dönemin toplumsal yapısı içerisinde müspet ya da menfi bazı talep ve dileklerinin gerçekleşmesi için bu geleneğe başvurmaktaydılar. Adaklarını yerine getirmek için putlara da ayrıca önem verilirdi. Zira bu gelenekleri icra etmek gayesiyle onların bulundukları yerler tercih edilmekte, putların adaklar üzerinde etkili oldukları düşünülmekteydi. Bu devirde çocuk, esir ve köle kurban etmek, mabede çocuk adamak, yemin etmek, saçı kazıtmak, Kâbe’ye yalın ayak yürümek, düşmandan intikam alıncaya kadar koku sürünmemek, hanımlarla cinsî münasebette bulunmamak, şarap içmemek, saçları taramamak, güneş altında kalmak şeklinde nezir örnekleri yer almaktaydı. O dönemin toplumsal yapısı içerisinde adaklarla ilgili bir birliktelik olmayıp, farklı şeyler nezir için kullanılmaktaydı. Adaklar o dönemin şiirlerine konu olmuş, farklı şairler tarafından bu husus dile getirilmiştir. İslâm öncesi dönem birçok alanda olduğu gibi adak hususunda da aşırılıkların çokça yaşandığı bir zaman dilimi olmuştur. İslâm öncesi dönemde yaygın bir gelenek olan adak Resûlullah (s.a.v.) zamanında da devam ettirilmiştir. Bu dönemde insanlar geçmişte olduğu gibi farklı gerekçelerle bu geleneği sürdürmek istemişlerdir. İnsanların adak hususundaki teveccühlerini gören Hz. Peygamber bazı düzenlemeler ile bu adetin sürmesine müsaade etmiştir. O, adakta bulunmanın Allah’ın kaderi üzerinde bir etki meydana getirmediğini beyan etmiş, insanlara bu hususta daha dikkatli davranmaları yönünde ikaz ve uyarılarda bulunmuştur. O, adağa dinî bir gereklilik olarak bakılmaması gerektiğini vurgulamış, talep ve dileklerin gerçekleşmesinde adağın bir etkisinin olmadığını ifade etmiştir. Hz. Peygamber’in konu hakkında açık ifadelerine rağmen insanlar adak adamaya devam etmişler, İslâm’a aykırı olmadığı müddetçe nezirde bulunmayı sürdürmüşlerdir. Hz. Peygamber, İslâm öncesi dönemde yerine getirilen ve meşru olmayan adakların yapılmaması gerektiğini beyan ettikten sonra İslâm’a uygun olanlara cevaz vermiştir. O, adağın dinî bir vecibe olmadığını kesin bir dil ile ifade ettikten sonra geleneksel yapı içerisinde sürdürülen meşru nezirlere engel olmamıştır. Özellikle namaz kılmak, oruç tutmak, hac yapmak, kurban kesmek, itikafa girmek, köle azat etmek gibi adaklara cevaz vermiştir. Adak örnekleri incelendiğinde her biri İslâm dini için ayrı bir önemi olan ibadetlerle icra edilmiş; dinî kurallara aykırılık söz konusu olmamıştır. Adak adandıktan sonra yapılmadığı takdirde ise kefâret gündeme gelmiştir. Zira adak adama dinî açıdan belirli bir mesuliyet ve sorumluluğu barındırdığından istismar edilmesi belirli müeyyideler ile engellenmiştir. Böyle bir gerekçenin olmasında en büyük pay yapılan işlemlerde Allah’ın rızasının gözetilmesidir. Hz. Peygamber bütün işlerde olduğu gibi adak hususunda da aşırılıklara gidilmemesi gerektiğine dikkat çekmiş, mutedil olunması gerektiğini söylemiş, amel ve işlerin salih amel sorumluluğuyla yapılmasına işaret etmiştir.Keywords : İslâm Tarihi, Câhiliye, Hz Peygamber, Adak, Adak Geleneği