- Amasya İlahiyat Dergisi
- Issue:22
- İbnü’l-Cezerî Sonrası Kırâat-Tefsir İlişkisi: Fethu’r-Rahmân Örneği
İbnü’l-Cezerî Sonrası Kırâat-Tefsir İlişkisi: Fethu’r-Rahmân Örneği
Authors : Ahmet Kazan
Pages : 46-70
Doi:10.18498/amailad.1360313
View : 161 | Download : 92
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :İlk dönemlerden itibaren kırâatlerin derlenmesi ile başlayan süreç, İbn Mücâhid’in kaleme aldığı ve kırâatleri yedi ile sınırlayan Kitâbü’s-seb‘a’sı ile devam etmiştir. Daha sonra başka sahîh kırâat var mı düşüncesiyle yazılan ve birçok farklı kırâat imamının tercih edildiği eserlerin ortaya çıktığı bir dönemde Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin b. Mihrân en-Nîsâbûrî’nin (öl. 381/992) el-Gâye fî’l-kırââti’l-‘aşr adında genişçe bir eser yazarak senetleri ve gerekçelerini ortaya koymuş olduğu eserle belli bir noktaya evrilmiştir. İşte bu süreç İbnü’l-Cezerî ile Kur’an’ın okunmasının meşru kabul edildiği on sahih kırâat olarak son şeklini almıştır. Fıkıh, tefsir, hadis alanlarında eserleri bulunan İbnü’l-Cezerî özellikle kırâat alanında otorite kabul edilen alimlerdendir. Kırâat alanında yazmış olduğu eserlerle kendisinden sonraki kırâat literatürünü ve geleneğini etkilemiştir. Öyle ki kırâat eğitiminin en temel uygulama alanı olan aşere-takrib-tayyibe eğitimlerinde eserleri ders kitabı ve kaynak kitap olarak okutulmuş ve halen de okutulmaya devam etmektedir. Kırâat alanına bu kadar katkı sunan bir alimin diğer ilim dallarını da belli oranda etkilemesi izahtan varestedir. Neticede tefsirlerde de İbnü’l-Cezerî’den alıntılar yapılmaya başlanmış ve kırâat alanında onun sahih kabul ettiği vecihler diğerlerine nazaran daha fazla kabul görmüştür. Özellikle kırâatinde ihtilaf edilen yerlerde onun değerlendirmeleri ön plana çıkmaya başlamış ve vefatından sonra yazılan tefsirlerde kırâat alanında kendisinden çokça istifade edilerek alıntılar yapılmıştır. İbnü’l-Cezerî’den yaklaşık yüz sene sonra yaşayan ve on kırâatin onun tercihleri doğrultusunda ümmet arasında yerleştiğini ilk fark eden alimlerden birisi Ebu’l-Yumn Mucîruddîn el-Uleymî (öl. 928/1522)’dir. Tarihçi, müfessir, fakih ve kadı olarak tanınan müellif, Kudüs’ün meşhur kadılarından olup kadılığını hiç azil söz konusu olmadan otuz bir sene icra etmiştir. Kudüs ve çevresinin tarihine dair yazmış olduğu el-Ünsü’l-celîl bi tarihi’l-Kudüs ve’l-Halîl adlı eseriyle tarihçiler arasında bilinirken Hanbelî bir alim olması dolayısıyla Hanbelî tabakat kitaplarında da yer almaktadır. İtikâdî konularda Ehl-i Sünnet itikadına sahip olan el-Uleymî Fethu’r-rahmân fî tefsîri’l-Kur’ân adında bir tefsir yazarak tefsirin on kırâate bakan yönünü ortaya koymaya çalışmıştır. Bu amaca binaen eserde diğer tefsirlerde görülen gerek sahabe ve tabiinden gelen kırâat vecihlerine gerekse on kırâat dışında şâz olarak kabul edilen kırâatlere bir iki yer dışında rastlamak pek mümkün değildir. Ayetleri parçacı bir yaklaşımla ele alan müellif ferşî kırâat farklılıklarının yanında fonetik/eda farklılıklarını eserde vermeyi tercih etmiştir. Tefsirin adeta kırâat odaklı bir tefsir olması sebebiyle anlama etkisi olmayan kırâat farklılıklarına da yer verdiği görülmektedir. Öyle ki bazı ayetlerde tefsir mahiyetinde bir bilgi bulunmazken sadece kırâat farklılıkları verilmekle yetinilmiş, bazı yerlerde ise anlama etkisi olmayan uzun kırâat tahlilleri yapılmıştır. Bu yönüyle bakıldığında eserin tefsirden ziyade bir kırâat kitabını andırdığı söylenebilir. Bu tahliller esnasında bir kısmı dilci olan kırâat alimlerinin yanı sıra pek çok müfessirin kırâat konusundaki görüşlerine yer verilmiştir. Bu noktada iki husus dikkati çekmektedir. İlki müellifin ihtilaf edilen yerlerde kendi tercih ettiği kırâatin on kırâat içinde yer almasına özen göstermesidir. İkinci husus ise ihtilaf edilen kırâatle alakalı İbnü’l-Cezerî’nin konu hakkındaki görüşüne mutlaka değinmesidir. Bunu yaparken bazen “İbnü’l-Cezerî’nin de ihtiyarı bu yöndedir” demekle yetinmekte bazen de diğer görüşleri verdikten sonra hülasayı İbnü’l-Cezerî ile yapmaktadır. Yer yer eser ve müellif ismi belirtmeden onun müellefatından alıntılar yaptığı da olmuştur. Örneklerde görüldüğü üzere İbnü’l-Cezerî’nin kırâat farklılığına getirdiği yorumlar hem ayetin daha iyi anlaşılmasını sağlamakta hem de ayette var olması muhtemel kırâat ihtilafını asgari seviyeye indirmektedir. Aynı zaman da mananın zenginleşmesine de katkı sağlamaktadır. Bütün bunlar göz önüne alındığında İbnü’l-Cezerî’nin kendisinden sonraki tefsir literatürüne yaptığı olumlu katkıyı yadsımak mümkün değildir.Keywords : Tefsir, Kıraat, İbnül Cezerî, Fethur Rahman, Uleymî