- Amasya İlahiyat Dergisi
- Issue:22
- İsrâfil’in Fetretü'l-Vahy Döneminde İndirdiği ‘el-Kelimete ve’ş-Şey’’ Vahyi
İsrâfil’in Fetretü'l-Vahy Döneminde İndirdiği ‘el-Kelimete ve’ş-Şey’’ Vahyi
Authors : Murat Bahar
Pages : 262-291
Doi:10.18498/amailad.1445016
View : 107 | Download : 93
Publication Date : 2024-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Kaynaklara göre Resulullah Hira’da ilâhî mesajla tanıştığında korkmuş, endişeye kapılmış, hadiseyi Hz. Hatice ile paylaşmış, sonra Varaka b. Nevfel’e giderek istişarede bulunmuşlardır. Bu durumlar onun (s.a.v.) nübüvvete dair beklentisi olmadığını ve nübüvvet makamının görev ve sorumluluklarından habersiz olduğunu göstermektedir. İlk vahyin ardından fetret dönemi başlamış ve vahiy bir süreliğine kesintiye uğramıştır. Fetret döneminden sonra tekrar ilâhî mesajla buluştuğunda kendisinde izlenen bilgili/bilinçli ve ikna olmuş tutum dikkat çekmektedir. İlk karşılaşmada görülen anlama çabası ikinci ve üçüncü karşılaşmalarda izlenememektedir. Vahye ilk muhatap olduğunda kendimden korktum diyerek kâhin ve müneccim olmaktan korktuğunu belirten Muhammed b. Abdullah’ı (s.a.v.), yaşananlar karşısındaki korku ve endişesinden kurtarıp ikinci vahiy gelene kadar ikna eden nedir? Varaka’nın sözlerinin bu kadar etkili ve bilgilendirici olmadığı rivayetlerden anlaşılmaktadır. Buna karşın kibâru’t-tâbiînden olan Şa‘bî’ye (öl. 104/722) isnad edilen rivayete göre ise fetret döneminde Resulullah’a eşlik etmek üzere İsrâfil görevlendirilmiş, üç yıl boyunca nübüvvetiyle ilgilenmiş, ihtiyaç duyduğu bilgileri ve el-kelimete ve’ş-şey’ şeklinde tanımlanan vahyi indirmiştir. İlk fetrete dair ifade edilen bu verilere göre Resulullah fetret döneminde ne yaşamıştır? İsrâfil’in eşlik etmesinin anlamı nedir? Getirdiği bilgiler nelerdir? el-Kelimete ve’ş-şey’ şeklinde tanımlanan vahyin mahiyeti nedir? Söz konusu soru(n)lar doğrultusunda bu araştırmanın birinci çalışması olarak Resulullah’ın fetret döneminde yalnız kaldığını ve zaman zaman intihar etmeyi düşündüğünü bildiren Zührî (öl. 124/742) mürselinin sıhhati, Şa‘bî rivayetinin metin ve sened açısından otantikliği, bu iki rivayet arasındaki ihtilâfın te’lîfi, İsrâfil’in elçiliği ve getirdiği vahyin vahiy çeşitleri içerisindeki konumu üzerinde durulmuştur. Birinci çalışmada Zührî mürsellerinin muhaddisler tarafından cerh edilmeleri ve fetret dönemiyle ilgili naklettiği mürsel rivayetin ihtiva ettiği sıhhat sorunları sebebiyle kabulden aheste olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Şa‘bî mürsellerinin ise muhaddisler tarafından sahih ve muteber kabul edilmeleri, fetret dönemiyle ilgili naklettiği mürsel rivayetin sahih olması ve birçok kaynakta yer alması bu rivayetin fetret dönemine dair yadsınamaz veriler sunduğunu göstermiştir. Böylece fetret döneminin anlaşılması için temel veri konumunda olan iki rivayet arasındaki ihtilâf Şa‘bî lehine tavzih olmuştur. Bu itibarla buradaki ikinci çalışmada Şa‘bî rivayetinin metnine yönelinmiş, konu ve muhteva merkezli araştırma yapılarak verilerin mukayeseli analizi yöntemi uygulanmıştır. Fetretü’l-vahyin kavramsal çerçevesi, ilk fetret döneminin süresi ve İsrafil’in fetret döneminde getirdiği el-kelimete ve’ş-şey’ vahyinin mahiyeti araştırılmıştır. Fetretü’l-vahy kavramının semantik ve etimolojik olarak sadece ‘Kur’ân vahyi’nin kesintiye uğramasını ifade ettiği, ilâhî temasların tamamen kesilmesine işaret eden bir manasının söz konusu olmadığı, dolayısıyla kavramın Resulullah’ın fetret döneminde yalnız bırakıldığına yönelik mana taşımadığı anlaşılmıştır. Ayrıca fetret dönemiyle ilgili rivayetlerin incelenmesi ve dönemin ne kadar sürdüğüne yönelik değerlendirmelerin araştırılması sonucunda; Kur’ân tarihinde birçok fetret dönemi yaşandığı, her fetret döneminin farklı uzunlukta olduğu ve fetretlerden ilki olan ‘Alak sûresinin nüzûlünden sonraki fetret döneminin üç yıl sürdüğü sonucuna ulaşılmıştır. Şa‘bî rivayetinin sunduğu verilerle örtüşen bu tespitlerden sonra rivayetin muhteva analizine yönelinmiştir. Metin ve muhteva analizi sonucunda ise İsrafil’in bu dönemde elçi olarak görevlendirildiği, gayr-i metluv vahiy getirdiği ve söz konusu vahyin el-kelimete ve’ş-şey’ şeklinde tanımlandığı bilgisine ulaşılmıştır. Bu vahiyle Resulullah’a ya “Allah sana Kitab’ı (Kur’ân’ı) ve hikmeti indirmiş…” (Nisâ, 4/113) âyetinde buyrulan “hikmet”in indirildiği ya da onun (s.a.v.) bilgi, amel ve âdâb yönünden tekâmülüne yönelik eğitimin/öğretimin verilmiş olabileceği açıklanmış; bu tespitler rivayetlerle, şerhlerle ve lügavî analizlerle temellendirilmiştir.Keywords : Fetret, Vahiy, İsrâfil, Şabî, Tefsir, Hadis, Siyer