- Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue:20
- Ebû Bekr Şu‘be ve İbn Zencele Tertibinde A‘râf Sûresinin Bazı Âyetlerindeki Kıraat Farklılıkları ve ...
Ebû Bekr Şu‘be ve İbn Zencele Tertibinde A‘râf Sûresinin Bazı Âyetlerindeki Kıraat Farklılıkları ve Bunların Tefsire Etkisi
Authors : Aslan ÇITIR
Pages : 202-231
Doi:10.18498/amailad.1254742
View : 38 | Download : 48
Publication Date : 2023-06-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Kıraat ilmi; fıkıh, sarf, nahiv ve belâğatla bağlantılı olduğu gibi tefsirle de ilin-tilidir. Kıraat; imâleler, tahfîf, teşdîd, teshîl, tahkîk, hems, rihvet, ğunne, idğam ve medlerin miktarları gibi harflerin seslerine, uzatma miktarlarına, sıfatlarına ve mahreçlerine ilişkin telaffuz şekillerindeki ihtilaflara yönelik kısımlarındaki eda keyfiyetini içermektedir. Ayrıca âyetlerin yorumuna etki eden kıraat fark-lılıklarını da kapsamaktadır. Kıraat farklılıklarından çeşitli fıkhî hükümler istinbât edildiği gibi tefsire etkisine istinaden yorum genişliği de sağlanmakta-dır. Bu bağlamda Necmeddin et-Tûfî, Muhyiddîn el-Kâfiyecî ve Süyûtî, bu il-min müfessirler açısından zaruretinden bahsetmişlerdir. A‘râf, peygamberle-rin risâlet görevlerinde ümmetleriyle ilişkilerini tafsilatlı bir üslupta anlatan ilk sûredir. Sûrenin maksatlarından biri de kâfirlerin yalanlamasına karşın önceki peygamberlerden örnekler sunarak Hz. Muhammed’in teselli edilmesi-dir. Hz. Mûsâ’nın Firâvun ve eşrafını davette kullandığı metodunu, Hz. Lût’un kavminin cinsel sapkınlığına karşın yaptığı mücadeleleri anlatan kelimeler, kıraat farklılıklarının tefsire etkisi bağlamında incelenmiştir. Ayrıca Allah’ın ölü yeryüzüne hayat verme, dağın paramparça edilmesine yönelik kudretini anlatan kelimelerdeki kıraat farklılıklarının anlam zenginliğine etkisi incelen-miştir. Sûre, muhalifleri ikaz ve daveti izahta kitabın büyüklüğünü, onun hüccetinin kuvvetini, rehberliğinin ihtişamını beyanla başlamıştır. Mekke dönemindeki davetin hedeflerini ele almıştır. Bu hedefler, İslam risâletini, ibadette ve teşrî‘ de Allah’ın birliğini, yeniden dirilişi, mükâfatı ve cezayı; genel manada vahiy ve risâleti, özel bağlamda Hz. Muhammed’in risâletini tasdik etmeyi ihtiva edip davetin usulünü beyan etmiştir. Bu yöntem bütün ilâhi risâletlerin dînî davetlerinde mevcuttur. Bu sûrenin 46-47. âyetlerinde cennet ve cehennem arasında bir sur kabul edi-len A‘râf ve ashabının konu edilmesine binâen A‘râf; 143. âyette Hz. Mûsâ ile mîkattan bahsettiği, 172. âyette mîsâk haberlerini ihtivâ ettiği için Mîkât ve Mîsak ismi verilmiştir. Başındaki teheccî harflerinden dolayı sûre “المص” insert ignore into journalissuearticles values(Elif lâm mîm sâd); ismiyle de anılmıştır. A‘râf sûresi, huruf-ı mukatta‘a ile başlayan sûreler içerisinde mushaf tertibin-de yedinci, hem hurûf-ı mukatta‘a insert ignore into journalissuearticles values(hurûf-i teheccî); ile başlayan hem de uzun-luk bakımından sûrelerin üçüncüsüdür. Nüzûl tarihinde hurûf-ı mukatta‘a ile başlayan Sâd “ص”, Kâf “ق”ve Kalem “ن” sûreleri haricinde A‘râf sûresinden önce inen başka bir sûrenin bulunmadığı nakledilmiştir. Tek harfle başlayan Kalem, Kâf ve Sâd sûreleriyle birlikte Kur’ân’da hurûf-ı mukatta‘a ile başlayan 19 sûre vardır. Bakara ve Âl-i İmrân haricindekilerin tamamı hicretten önce Mekke’de indiği-ne ilişkin ittifâka istinaden mekkî kabul edilmiş, A‘râf 7/163-170. âyetlerin Medine’de indiği ve üslûbunun medenî âyetlerle örtüştüğü zikredilmiştir. Mushaf tertibinde ikinci mekkî sûre kabul edilmiştir. A‘râf sûresi kendinden önce inen Duhâ, İnşirah gibi mufassal sûreler ismiyle tanınan kısa sûreler ile kendinden sonra inen takriben yüz ayeti içeren mutevassıta sûre adıyla bilinen mekkî sûre grupları arasında inmiştir. A‘râf sûresi’nin 93 âyetindeki kıraat farklılıklarına işaret edilirken, Ebû Bekr Şu’be, sûrenin 19 yerindeki kıraat farklılıkları üzerinde durmuştur. İbn Zencele ise 44 âyetteki kıraat farklılıklarını kitabına almıştır. A‘râf sûresindeki “رِيَاح” ve “بُشْراً” kelimelerindeki kıraat farklılıkları; Allah’ın bir taraftan rüzgâr sayesinde ölü yeryüzünü canlandırarak rahmeti müjdele-mesi, diğer taraftan azaba sebebiyet veren rüzgârdan bahsetmesi, onun tekrar diriltme ve azap kudretini izahta mana zenginliğine katkı sağlamaktadır. Âyetteki “عَلٰى حَقيقٌ” ifadesi Hz. Mûsâ’nın ilâhî hakikatleri Firavun’a anlatmada kelâmın inceliğini, üslûbun hassasiyetini kullanmadaki ustalığını ortaya koy-maktadır. Kıraattaki “عَلٰى” lafzı peygambere yakışan, hakikati söylemek mef-humunu izah ederken; “عليَّ” lafzı ise doğruyu söylemenin peygamberin vazi-fesi olduğuna delâlet etmektedir. Her iki mana birbirlerine yakın olsa da kıraat farklılığının anlama kattığı zenginlik dikkat çekmektedir.Keywords : Kur\`ân, Kıraat, Tefsir, Sûre, A\`râf