- Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Issue:53
- İbn Mes‘ûd’un Osman Mushafına Muhalefetini Pers-Siyonist Müdahale Açısından Okuma Denemesi...
İbn Mes‘ûd’un Osman Mushafına Muhalefetini Pers-Siyonist Müdahale Açısından Okuma Denemesi
Authors : Salih Aydın
Pages : 42-60
Doi:10.59149/sduifd.1564783
View : 75 | Download : 69
Publication Date : 2024-12-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu makalede Abdullah b. Mes‘ûd’un, Hazreti Osman’ın tesis ettiği heyet tarafından hazırlanan Mushaflara karşı çıkması ile alakalı rivayet ve haberlerin hakikati araştırılmakta olup, bu hadiseye Pers-Siyonist olarak ifade ettiğimiz Mecûsî ve Sebeî ittifakın uydurma, ekleme ve çıkartma şeklinde müdahalesi ele alınıp irdelenmektedir. Özellikle cerh ve tadil açısından bu nevi rivayetlerin kendisine dayandırıldığı Tâbiînden olan Kûfeli Zir b. Hubeyş araştırılacaktır. Burada Kur’ân’ı tahrif etme ve Kur’ân hakkında şüphe uyandırma çaba ve girişimlerinin özellikle dâru’d-darb ve masna‘u’l-Hadîs denilen Kûfe merkezli olarak devam ettiği varsayılmaktadır. Bu girişimlerin başını bir takım zındıklığını gizleyen ve Şia’yı kullanan Râfızîler ve Yahudiliğini gizleyen Sebeîlerin çektiği ileri sürülmektedir. Bu yazıda özellikle şarkta görev yapan ve Hazreti Osman’a karşı çıkmayan Abdullah b. Mes’ûd gibi Ali b. Ebî Tâlib gibi Ebû Musa el-Eş’arî gibi sahabiler hakkında uydurulan ve/veya çarpıtılan haber ve rivayetlerle sahabeyi itibarsızlaştırmaya ve neticede Osman Mushaf’ına ve Kur’ân’a olan güveni sarsmaya çalışıldığı iddia edilmektedir. Örnek olarak İbn Mes‘ûd ile alakalı haberler ele alınacak, felsefi tahlile tabi tutulacaktır. Zira Zir b. Hubeyş’in rivayetlerindeki iddialar Kur’ân’ın korunmuşluğu açısından ciddi önem arz etmektedir ve bu iddialar bazı aşırı Şiîlerin ve Müsteşriklerin iddialarını doğrular ve destekler niteliktedir. Zir b. Hubeyş’in sıradan bir Alevî oluşu veya aşırı Şîî oluşu ve çok uzun süre yaşlılık dönemi geçirmesi araştırma konumuz açısından önem arz etmektedir. Alevîliği aşırı ve Osmânîliğe düşman şeklinde ise bu nevi rivayetlerin ortaya koyduğu uydurmanın ve sapmanın kaynağı olacaktır. Eğer sıradan bir Alevî ve Osmanîleri reddeden Râfızî bir tavrı yok ise geriye onun yaşlılık döneminde yanıltılmış olması söz konusudur. Bu iki sebepten hiçbiri olmasa bile bu rivayete itimat edilmeyecektir. Zira Kur’ân’ın korunmuşluğu Sahabenin adilliği mütevatirdir; bunun aksini ortaya koyan rivayetler mevcuttur. Bu rivayet ise ahâd ve problemli bir haberdir, reddedilir. Zira İbn Mes‘ûd arda-i ahirada bulunmuş olup, kendisi kadar kadar hazreti Peygamberin arkasında namaz kılan çok az sahabi vardır. Muavvizeteyn surelerinin Kur’ân’dan olduğunu ve namazlarda okunmasının teşvik edildiğini bilmemesi düşünülemez. Onun bu surelerin Kur’ân’dan olduğunu bilmemesi, özel Mushaf’ında bu surelerin mevcut olmadığı iddiası, yazılmış olup sonradan kazıyıp sildiği isnadı, bütün bu rivayetin ortaya koyduğu iddialar ayetlerin ortaya koyduğu Kur’ân’ın mahfûziyetine de yetmiş sureyi bizzat Peygamberden öğrenen İbn Mes‘ûd’un Kur’ân’a vukûfiyetine de ters düşen iddialardır. İbn Mes‘ûd’un Halîfe Osman’ı tekfir ettiği, hususi Mushaf’ının yakılmasına karşı çıktığı ve “Herkes yanında bulunan nüshaları saklasın!”, dediği, sizin bu aşırıp saklayacağınız, kıyamet günü size vebal değil şehadet olacaktır, anlamında özel Mushafları saklayıp teslim etmeme, devletin şura ile aldığı karara direnme hususunda tahrik ettiği iddiaları ağır ithamlar içermektedir. Bu nedenle Kur’ân’da ziyade ve noksan olduğunu söylemeye çalışan bu rivayetleri aktaran ve aynı zamanda kendisi hakkında Alevî ve aşırı Şîî olduğu söylenen Zir b. Hubeyş cerh ve tadile tabi tutulması gerekli görülmüştür. Özel Mushaf’ını teslim etmekte zorlanan ve gönlüne ağır gelip Hazreti Osman’a kırılan İbn Mes‘ûd üzerinden bu isnadı tutturmak hevesine kapılmış olabilecekleri araştırılmaktadır.Keywords : İbn Mes‘ûd, Osmân, Mushaf, Muavvizetân, tahrif, Pers-Siyonist.