- Tefsir Araştırmaları Dergisi
- Volume:8 Issue:2
- Sekkâkî’nin Miftâhu’l-‘ulûm Adlı Eserinde Kur’an’a Yapılan Saldırıların Müdafaası...
Sekkâkî’nin Miftâhu’l-‘ulûm Adlı Eserinde Kur’an’a Yapılan Saldırıların Müdafaası
Authors : Sabahattin Gümüş
Pages : 395-422
Doi:10.31121/tader.1494798
View : 149 | Download : 84
Publication Date : 2024-10-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu çalışma, meşhur dil âlimi Ebû Ya‘kûb Siracüddin es-Sekkâkî’nin (ö. 626/1229) Kur’an’a saldıranlar tarafından ileri sürülen iddialara Miftâhu’l-‘ulûm adlı eserinde verdiği cevapları konu edinmektedir. Taşköprîzâde Ahmed Efendi’nin (ö. 968/1561) ilimler tasnifine dair kaleme aldığı Miftâhu’s-sa‘âde isimli kitabında Sekkâkî’yi bu iddialara verdiği cevaplar bakımından yetkin kabul etmesi, konunun onun bakış açısıyla ortaya konmasının gerekliliğine işaret eder. Sekkâkî’nin Miftâh’ta yer alan konuyla ilgili bölümde, İbn Kuteybe’nin (ö. 276/889) Te’vîlü müşkili’l-Kur’ân adlı kitabından faydalandığı görülmektedir. Ayrıca Mehmed Şâh Fenârî’nin (ö. 839/1435 [?]) Enmûzecu’l-‘ulûm ve Mehmed Emin Şirvânî’nin (ö. 1036/1627) el-Fevâidu’l-hâkâniyye adlı eserlerinde, konuya ilişkin ele alınan bilgilerin büyük çoğunlukla Miftâh’taki bilgilerle örtüştüğü dikkat çekmektedir. Müteşâbih âyetlerin yanında lafız ve anlam bakımından Kur’an’daki tekrarın i‘câz iddiasına halel getirdiği, kimi âyetlerin aruz ölçüsünde gelmesinin ve kıraatlerdeki farklılıkların onun ilahi vahiy ürünü olduğuna engel teşkil ettiği, bazı âyetlerde irab hatalarının bulunduğu, bazılarında vakıaya uygun düşmeyen hususların yer aldığı, bazı âyetler arasında ise anlam çelişkilerinin olduğu yönündeki iddiaları, onların Kur’an’a yaptıkları saldırıların belli başlılarındandır. Sekkâkî’nin bu iddialara cevapları irdelendiğinde; sarf, nahiv, iştikak, belagat, kıraat ve aruz ilimlerindeki bilgi yetersizliğinin, Kur’an’ı lafız ve anlam açısından doğru analiz etmeye engel teşkil ettiği üzerinde durduğu görülür. Şu hâlde Sekkâkî’ye göre Araplar tarafından bilindiği ve kullanıldığı gerçeğinden hareketle nüzul döneminde âyetlerin anlamlarında bir kapalılık olmadığından müteşâbih kelimelerin i‘câza mâni olmadığı kabul edilmelidir. Kur’an’daki tekrarlar, bulundukları yerler bakımından edebi inceliğe riayet etmek ve makama uygun anlamın seçilmesiyle yakından ilgilidir. Bazı âyetlerin aruz ölçüsüne denk gelmesi, onların şiir olmasını gerektirmez. Çünkü şiirde kasıt ve bilinç temel unsurdur. Âyetlerde ise böyle bir şey söz konusu değildir. Kıraat uleması tarafından muteber görülen sahih kıraatler, vahiy ürünü olduğundan yani hepsi Allah kelamı olduğundan birinin diğerine üstünlüğü olmadığı gibi, belagat açısından da her biri üst seviyededir. Kur’an’a saldıranların bazı âyetlerdeki kelimelerin ögelik konumuna itiraz etmeleri, âyetlerin gramatik tahlillerini bilmemelerinden kaynaklanmaktadır. Kimi âyetlerin gerçeğe aykırı olduğunu iddia etmeleri ise bu âyetleri harfi tercüme üzerinden anlamaları sebebiyledir. Makalede konuyla ilgili bahsedilen bu iddialar ve Sekkâkî’nin verdiği cevaplar incelenmektedir.Keywords : Tefsir, Sekkâkî, Miftâhul ulûm, Defu metâinil Kurân, Kurana itirazlara cevaplar