- Tokat İlmiyat Dergisi
- Volume:10 Issue:2
- Savaş, Galibiyet ve Mağlubiyete Dair Ayetler Kapsamında Ktb Fiilinin Anlamı ve Kur’an ile Kitab-ı Mu...
Savaş, Galibiyet ve Mağlubiyete Dair Ayetler Kapsamında Ktb Fiilinin Anlamı ve Kur’an ile Kitab-ı Mukaddes Bağlamında Arz-ı Mev‘ûd’un Yazılmasına Dair Bir Değerlendirme
Authors : Hüseyin YAKAR
Pages : 721-740
Doi:10.51450/ilmiyat.1178722
View : 12 | Download : 6
Publication Date : 2022-12-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Ktb fiili, farklı türevleri ve farklı bağlamlarda birbirinden az çok ayrılan anlamları ile Kur’an’ın sık kullandığı en temel lafızlardandır. Fiilin sıkça kullanıldığı yerlerden biri; topluma, insana ve evrende cari sisteme dair yasalar bağlamında savaş, galibiyet ve mağlubiyete dair ayetlerdir. Savaşın, galibiyet ve mağlubiyetin yazılması sürecinde ilahi irade ile sosyal, siyasi, dinî vb. şartlar bileşkesinin rolünü ve mahiyetini tespitte karşılaşılan zorluklar, çalışmamızın temel problematiğini teşkil etmektedir. Bu problematiğin çözümünde ktb fiilinin anlamı, ilgili ayetlerin sebeb-i nüzulü kapsamındaki rivayetler ve tarih boyunca insanlığın; savaş, galibiyet ve mağlubiyet kapsamında tecrübe ettiği vakıaların sonuçları üzerinden hareket edilmiştir. Araştırmamız Mâide suresinin 21. âyeti merkezinde şekillenmiştir. İlgili ayette Hz. Musa’nın, kavmine “Allah’ın sizin için yazdığı mukaddes arza girin.” dediği nakledilmektedir. Bu âyetin arz-ı mev‘ûd kapsamında olmasına bağlı olarak arz-ı mev‘ûd kavramı hem Kur’an ve tefsir kaynakları hem de Kitab-ı Mukaddes ve Batılılara ait araştırmalar ekseninde ele alınmıştır. Sözü edilen ifadenin anlamını ortaya koymak üzere ktb fiilinin Kur’an’da savaş, galibiyet ve mağlubiyet kapsamında kullanıldığı el-Bakara 2/216, 246, en-Nisâ 4/77, el-Mâide 5/21, et-Tevbe 9/51 ve el-Haşr 59/3 ayetleri de incelenmiştir. Ktb fiili kök olarak, dikerek iki şeyi ya da bir deriyle diğer bir deriyi birleştirmek anlamına gelmektedir. “Yazarak harfleri birbirine eklemek” anlamı yanında ktb fiilinin “bir şeyi ispat etmek insert ignore into journalissuearticles values(اثبات);, takdir etmek/kader, insert ignore into journalissuearticles values(تقدير); hükmetmek/hüküm insert ignore into journalissuearticles values(حكم);, zorunlu kılmak insert ignore into journalissuearticles values(ايجاب);, farz kılmakinsert ignore into journalissuearticles values(فرض); ve azmetmek insert ignore into journalissuearticles values(عزم);” anlamlarında kullanıldığı da aktarılmıştır. Sözü edilen açıklamalar ilgili lafızda, anlamlı ve faydalı bir bütün oluşturacak biçimde parçaların bir araya getirilmesi anlamının baskın olduğunu göstermektedir. İsrailoğullarına vadedildiği düşünülen topraklar İbranice’de Eretz Israel insert ignore into journalissuearticles values(İsrail diyarı/the land of Israel);, HaAretz HaMuvtahat insert ignore into journalissuearticles values(vaadedilmiş, söz verilmiş diyar/the promised land); olarak isimlendirilmiş ve bu bölge Ahd-i Atîk’te Kenan diyarı insert ignore into journalissuearticles values(Canaan/the land of Canaan); diyar insert ignore into journalissuearticles values(the land/the lands); biçiminde zikredilmiştir. Kitab-ı Mukaddes’e göre zikri geçen topraklar belli şartlar dahilinde Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup, Hz. Musa ve soyuna mülk olarak verilmiştir. Kur’an’da söz konusu bölge kapsamında; “Hz. İbrahim ve Hz. Lut’un ulaştırıldığı bereketli arz”, “Hz. Musa’nın, fethedilmesini istediği ve Allah’ın yazdığı mukaddes arz”, “zikirden sonra Zebur’da, salih kulların varis olacağının yazıldığı arz, “müstaz‘af konumunda olanların yerleştirilip önder ve varis yapılacağı arz insert ignore into journalissuearticles values(Mısır);”, “sabretmelerine karşılık bu kimselerin, meşrık ve mağriplerine varis kılınacağı bereketli arz” ifadeleri kullanılmıştır. Tefsir kaynaklarında, mukaddes toprakların İsrailoğullarına yazılması kapsamında, âyetteki ifade ile vâkıanın uzlaştırılması yoluna gidilmiştir. Bu kapsamda ayetteki ifade; genellik-özellik, hitabın kime yönelik olduğu ve vaadin süreklililiği açılarından değerlendirilmiştir. Diğer ayetlerdeki ktb fiili ise daha çok, Allah’ın takdiri bağlamında değerlendirilmiştir. Kur’an’da savaş, galibiyet ve mağlubiyete dair âyetler bağlamında ktb fiilinin, birbiriyle bağlantılı iki farklı anlamda kullanıldığını söylemek mümkündür. Bunlardan ilki, bir toplumun toplumsal, siyasi ve ekonomik şartlar neticesinde savaş durumuna gelmesidir. Diğeri ise bir toplumun, bir savaşın kazanılmasını gerektirecek şartlar bileşkesini potansiyel olarak barındırmasıdır. Yukarıda sözü edilen açıklamalar doğrultusunda Mâide suresindeki ayette geçen ktb fiili bağlamında o esnada bir savaşın kazanılmasını sağlayacak unsurların oluşturduğu bileşkenin aslında İsrâiloğullarının lehine olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla arz-ı mev‘ûdun yazılmasından kasıt, ilgili toprakların takdir-i ilahide söz konusu kavim için ayrılması ya da vaadedilmesi değil, o toplumun bu topraklara sahip olmak için gerekli içsel ve dışsal şartları taşımalarıdır. Âyetin sonunda korkaklığın bir belirtisi olarak gerisin geriye dönmekten bahsedilmesi ve böyle yapılması durumunda söz konusu kimselerin kaybedenlerden olacaklarının belirtilmesi de ilgili bileşkede cesaretin ve dolayısıyla potansiyel enerjinin harekete geçirilmesinin önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, arz-ı mev‘ûdun yazıldığına dair ifadenin, olmuş bitmiş bir işe değil olması muhtemel bir işin sürecindeki değişkenlere işaret ettiğini göstermektedir.Keywords : Tefsir, Kuran, Arz ı Mevûd, Savaş, Ktb Fiili