- Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi
- Volume:8 Issue:2
- Fıkıh Usûlünde İllet Hüküm İlişkisi
Fıkıh Usûlünde İllet Hüküm İlişkisi
Authors : Kazim YUSUFOĞLU
Pages : 167-181
Doi:10.32955/neu.istem.2022.8.2.04
View : 7 | Download : 5
Publication Date : 2022-12-25
Article Type : Research Paper
Abstract :İslam hukukunda, nassın uygulama alanını genişletme yollarından biri olarak kabul edilen kıyasın ana rüknü olan illet ile hüküm arasındaki ilişkisi meselesi, pratik yönü olduğu kadar teorik yönü de olan bir konudur. İslam hukuk metodolojisinin tedvin edilmeye başlandığı hicri üçüncü asırdan itibaren illetin mahiyetine ilişkin farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Kelâmî anlayışların etkili olduğu bu konu, tedvin döneminden tahkîk dönemi olan hicri yedince asra kadar farklı değerlendirmelere konu olmuş ve illetin mahiyetine dair dört faklı anlayış ortaya çıkmıştır. Bu anlayışları ifade etmek için üç farklı kavram grubu kullanılmıştır. Bunlardan ilki alem, alâmet, emâre ve muarrif; ikincisi dâî, müessir ve mûcib; üçüncüsü ise bâistir. İkinci grubun kullanımında bazı farklılık bulunmaktadır. Usûlcülerin bir kısmı mûcib ve müessir kavramlarıyla birlikte zâtî kavramını kullanırken bazıları da ca’lî kavramını kullanmışlardır. Bunun sonucunda alem/alâmet/emâre/muarrif, zâtî mûcib/müessir, ca’lî mûcib/müessir ve bâis olmak üzere dört farklı illet düşüncesi ortaya çıkmıştır. Alem/alâmet/emâre/muarrif illet düşüncesi, Şâfiî’den insert ignore into journalissuearticles values(ö. 204/820); Râzî’ye insert ignore into journalissuearticles values(ö. 606/1210); kadar çoğu mütekellimîn usûlcünün yanı sıra Alauddîn es-Semerkandî insert ignore into journalissuearticles values(ö. 539/1144); hariç Hanefi usûlcüler tarafından savunulmuştur. Vahiy gelmeden önce illet bulunduğu halde hükmün bulunmamasından hareket eden bu usûlcüler, illetin hüküm üzerinde bir etkisinin olmadığını, sadece hükmün varlığına gösterge olduğunu savunmuşlardır. Zâtî mûcib/müessir illet düşüncesi, Kâdî Abdulcebbâr insert ignore into journalissuearticles values(ö. 415/1025); ve Ebu’l-Hüseyn el-Basrî insert ignore into journalissuearticles values(ö. 436/1044); gibi Mu’tezilî usûlcüler tarafından benimsenmiştir. Bu usûlcülere göre, hükmün illete bağlanması, illetin hüküm üzerinde etkisinin olduğunu göstermektedir. Bunlar, bu etkinin Allah tarafından illete yüklendiğini kabul etmekle birlikte illetin bizzat kendisi hükmü gerekli kıldığını savunmuşlardır. Mu’tezilî usûlcülerin bu görüşü, hüsün ve kubuh anlayışlarının sonucu olduğu kabul edilmektedir. Ca’lî mûcib/müessir illet düşüncesi Gazâlî insert ignore into journalissuearticles values(ö. 505/1111);, Semerkandî, Üsmendi insert ignore into journalissuearticles values(ö. 552/1157); ve Lâmişî gibi usûlcüler tarafından tercih edilmiştir. Bunlar da bir öncekiler gibi illetin hükme bağlanmasından hareketle bu görüşü savunmakla birlikte, illetin hüküm üzerindeki etkisi illetin varlığı esnasında Allah tarafından yaratıldığını müdafaa etmişlerdir. Bâis illet düşüncesi ise Seyfuddîn el-Âmidî insert ignore into journalissuearticles values(ö. 631/1233); tarafından savunulmuştur. Bu kavram her ne kadar ilk bakışta Şâri’i hüküm vermeye sevk eden etken manasına gelse de Âmidî tarafından “Şâri’in, hükmü koyarken maksadı olmaya elverişli hikmet içeren vasıf” şeklinde farklı bir anlam yüklenmiştir. Âmidî’nin illetin mahiyetini tespit etmede göz önünde bulundurduğu şey, yararın elde edilmesi ve zararın engellenmesi manasına gelen ve İslam hukukunun ana ilkesi olarak kabul edilen makâsıdü’ş-şerîadır. Usûlcüler tarafından illetin mahiyetini ifade etmek için farklı kavramlar kullanılsa da onlar hükmün hâkimi konusunda görüş birliği içerisindedirler. Usûlcüler, illetin mahiyetini ifade etmek için hangi kavramı tercih ederlerse etsinler, gerçek manada hüküm koyanın illet değil, Allah olduğu ve bu meselenin aynı zamanda bir iman meselesi olduğu konusunda hemfikirdirler.Keywords : Hüküm, İllet, Emâre, Mûcib, Bâis, İslam Hukuku