- Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi
- Volume:8 Issue:2
- Fütüvvete Dair Teliflerin Bir Süreği Olarak Ali Hemedânî’nin Risâle-i Fütüvvetiyye’sine Dair Bazı Mü...
Fütüvvete Dair Teliflerin Bir Süreği Olarak Ali Hemedânî’nin Risâle-i Fütüvvetiyye’sine Dair Bazı Mülahazalar
Authors : Ahmet VURAL, Hicret KARADUMAN
Pages : 201-212
Doi:10.32955/neu.istem.2022.8.2.06
View : 8 | Download : 5
Publication Date : 2022-12-25
Article Type : Research Paper
Abstract :Hemen her kültürde örneğini görebileceğimiz bir ahlâk ideali olarak fütüvvet tasavvufi bir kavram addedilmiştir. Sûfîler, birbirinden farklı önceliklere sahip kesimlerin benimsediği çeşitli fütüvvet telakki ve yaşantılarından kendilerini ayırt etmek üzere fütüvveti tasavvufi içerikle harmanlamıştır. Bu kapsamda fütüvvet tanımlarının temelinde dini hükümlere ittiba ilkesi öncelenmiş, ayrıca cömertlik ve diğergâmlık başta olmak üzere toplumsal muâmelelerde başkasının hukukunu korumaya yönelik erdemler fütüvvetin özünü teşkil etmiştir. Fütüvvetin ayrılmaz bir parçası olarak melâmet ise kişinin benliğini sosyal ilişkiler ağında gizlemek suretiyle yaşayacağı dindarlığı yücelterek fütüvvet ahlâkının uygulanabilirliğini kolaylaştırmıştır. Bu doğrultuda sûfîler fütüvvet hakkında çeşitli tanım ve açıklamalar yapmış, tasavvuf yazınının ortaya çıkmasıyla bu sözler ilk eserlerde de güzel ahlâk veya fütüvvet başlıkları altında serdedilmiştir. İlk örneğini Sülemî’de insert ignore into journalissuearticles values(ö. 412/1021); görebileceğimiz fütüvvet risâleleri sûfî şeyhlerin dini sınırlar çerçevesinde söz söylediği ve îsâr ahlâkını yansıtan rivâyetlerle oluşturulmuştur. Sülemî’nin risâlesi haricinde ilk dönem tasavvuf klasiklerinde fütüvvete yalnızca konu başlığı sadedinde değinildiği görülür. Bu eserler fütüvveti daha ziyade ahlâkî düzlemde kâmil bir dindarlığın nişanesi olarak takdim etmiştir. Bununla birlikte hicrî altıncı ve yedinci asırda fütüvvetin kurumsal bir yapıya büründüğü, daha ilerleyen süreçte ahîlik adı altında iktisâdî bir yapılanmaya kavuştuğu ve bundan sonra tasavvuf çatısı altında münferit bir teşkilat olarak varlığını devam ettirdiği görülmektedir. Teşkilatın toplum tabanında yaygınlaştığı bu dönemde fütüvvet hakkında içeriği nizamnâme formunda oluşturulan müstakil eserler kaleme alınmıştır. Bu risâleleri incelediğimizde fütüvvetin artık teşkilat düzeyinde temsil edildiğini ve ahlâkî boyutunun yanı sıra kendine mahsus birtakım şekilsel kural ve kaidelerinin de oluştuğunu müşahede ederiz. Şalvar veya kemer kuşanmak, fütüvvet ehlinin erkek, aklı başında ve bulûğ çağına ermiş olması gibi şartlar bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca yine fütüvvet mensuplarının birbiriyle veya pîrleriyle ilişkisine dair de bazı prensipler vazedilmiştir. Diğer taraftan Hz. Ali’nin fütüvvette önderliği bu döneme ait fütüvvetnâmelerin temel özelliklerinden biri olarak tebellür etmektedir. Sühreverdî ve İbnü’l-Mi’mâr’ın eserleri başta olmak üzere çok sayıda fütüvvetnâme örneğiyle karşılaşırız ki bunlardan biri de Kübrevî şeyhlerinden Seyyid Ali Hemedânî’nin fütüvvet risâlesidir. Hayatını Hindistan coğrafyasında idame ettiren Hemedânî’nin İslâm’ın bu bölgedeki intişarında önemli bir rol oynayan Hemedânî tasavvufi terbiyesini Kübreviyye şeyhi Alâüddevle-i Simnânî’nin halifeleri Mahmûd-ı Mezdekânî ve Takıyyüddin Ali Dostî’den almıştır. Tâhirü’l-Mevlevî tarafından Türkçe’ye tercüme edilen risâlesi fütüvvetin tasavvufi yönünü ortaya koyması, ahîlik ve fütüvvet ilişkisini takip edebileceğimiz tasvirlerde bulunması, ilk dönem sûfîlerinin fütüvvet anlayışını devam ettirmesi ve fütüvvetin dini sınırlarını çizmeye çalışması bakımından kendinden önceki fütüvvetnâmelerin bir uzantısı sayılabilir. Bu çalışmada Sülemî ve Sühreverdî gibi temel birkaç isim üzerinden kaleme alınan fütüvvetnâmelerin öne çıkan özellikleri incelenecek, ikinci başlıkta Hemedânî’nin bu geleneğin bir uzantısı sayabileceğimiz Risâle-i Fütüvvetiyye’si belirgin bazı noktalar üzerinden müzakere edilecektir.Keywords : Tasavvuf, Fütüvvet, Seyyid Ali Hemedânî, Sülemî, İhvan