- Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi
- Volume:58 Issue:1
- “SÜR VE BAĞLA”: İNGİLİZ ROMANINDAKİ ATLARA İNSANSONRASI GÖZLERLE BAKMAK
“SÜR VE BAĞLA”: İNGİLİZ ROMANINDAKİ ATLARA İNSANSONRASI GÖZLERLE BAKMAK
Authors : Sinan AKILLI
Pages : 931-954
View : 15 | Download : 7
Publication Date : 2018-01-01
Article Type : Research Paper
Abstract :“Romanın yükselişi” hakkındaki akademik tartışmalarda çoğunlukla kabul edildiği üzere İngiliz romanının evrimi 1740ların ortasından sonra bir sıçrama yaşamıştır. Bu dönemi takip eden yüz yıllık süre içerisinde, yani 1840ların sonuna kadar, İngiliz romanı hızlı bir biçimde olgunluğa erişmiştir. Bu tarihsel dönem birçok akademisyen tarafından Antroposen çağının başlangıcı olarak kabul edilen Endüstri Devrimi’nin de tarihsel yoğunluk noktası ile neredeyse bire bir olarak örtüşmektedir. ‘Erken Antroposen Çağı’ olarak nitelendirilebilecek olan bu yüz yıllık dönemin neredeyse tam ortasında James Watt’ın buharlı lokomotifi icadı 1784 da yer almaktadır. Watt’ın icadı, o dönemde Britanya’daki insan toplumunun işaret, üretim-tüketim ve değiş-tokuş sistemlerinde insanlardan sonra en fazla eyleyici güce sahip hayvanlar olan atların yerini Viktorya Çağı’nın sonuna gelindiğinde “beygir gücü” ve “demir at”ların aldığı bir süreci başlatmıştır. Ancak, bu yüz yıllık sürede atlar sadece İngiltere’nin şehirlerinde ve kırsal bölgesinde çalışmaya devam etmekle kalmamış, aynı zamanda da İngiliz romanında “anlatısal iş yükü” taşımaya devam etmiştir. On dokuzuncu yüzyılın ortasında yaşanan Darwin Devrimi ile de bu kez insan-at ilişkilerinin ontolojik boyutlarına ilişkin algı bağlamında bir değişim yaşanmıştır. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki ontolojik sürekliliğe ilişkin Darwinci anlayış, İngiliz romanında da yansımalarını bulmuştur. Bu arka plan üzerinde, bu makalede öncelikle Antroposen bağlamı “romanın yükselişi” tartışması ile ilişkilendirilmektedir. Daha sonra da, insansonrası bir eleştirel konumdan bakılarak, Henry Fielding’in Joseph Andrews 1742 , Jane Austen’ın Northanger Manastırı Northanger Abbey 1818 ve Emily Brontë’nin Uğultulu Tepeler Wuthering Heights 1848 adlı romanlarına atıfla canlı atların “anlatısal eyleyiciliği,” George Eliot’ın Silas Marner 1861 ve Thomas Hardy’nin Tess Tess of the d’Urbervilles 1891 adlı romanlarına ilişkin olarak da ölü atların “anlatısal eyleyiciliği” tartışılmakta ve örneklendirilmektedir.Keywords : İnsansonrasıcılık, Hayvan Çalışmaları, Edebiyatta Atlar, İngiliz Romanı, Antroposen