- 21. Yüzyılda Eğitim Ve Toplum Bilimleri Sosyal Araştırmalar Dergisi
- Volume:8 Issue:24
- İslâm Medeniyetinin Dinî Kaynakları
İslâm Medeniyetinin Dinî Kaynakları
Authors : Etem ÇALIK
Pages : 459-486
View : 29 | Download : 12
Publication Date : 2019-12-15
Article Type : Research Paper
Abstract :İslâm Medeniyeti’nin dinî kaynakları denilince, ilk olarak bu dinin mukaddes kitabı Kur’an-ı Kerim bahis mevzuu edilmelidir. Allah anlayışı, kul ile Yaratıcının münasebeti ve kulun Allah karşısındaki mevkii, insanın imkân ve kudreti vs. gibi birçok problem karşısında Kur’an’ın, dolayısıyla İslâmiyet’in tavrının incelenmesi, medeniyete kaynaklık edebilecek hususlar hakkında fikir verebilir. Allah anlayışı bakımından tek Tanrılı dinler ve bilhassa da İslamiyet’le Antik felsefe arasında bariz ve büyük farklar vardır. Antik Yunan felsefesinde Tanrı’yı ismen ilk olarak felsefenin mevzuu haline getiren Xenophanes’dır. Xenophanes’ın mücerred Tanrı anlayışı, sonraki antik filozoflarca takip edilmedi. Bunlardan Platon’a göre kâinat da Tanrı gibi ezelidir. Yine varlığın ilk örnekleri sayılan “idealar” da Tanrı gibi ezelidirler. Antik Yunan’daki bu Tanrı ve kâinat anlayışı, İslâm felsefesi üzerinde de tesirsiz kalmadı. Ancak İslâm felsefecileri Tanrı’nın tekliği, eşi, benzeri ve ortağı olmayışı gibi hususlarda İslâm akidesine uydular. Kâinatın da Tanrı gibi ezelî olduğu ve Tanrı’dan sudûr ettiği meselesinde ise Antik filozoflardan Platon, Aristo ve Plotinos’i takip ettiler. Kâinatın ezeliliği dışında İslâm felsefecilerinin akideye ters düştükleri bir başka husus da, Allah’ın bilgisi meselesidir. Onlar da Antik filozoflar gibi, Allah’ın küllileri bildiği ancak cüz’ileri bilmediği görüşündeydiler. Ruhun kaynağı meselesinde umumiyetle Platon ve Plotinos’i takip eden İslâm felsefecileri, ruhun ezelî olduğunu kabul etmemekle onlardan ayrılırlar. Ancak ruhun ebedî olduğu anlayışında onları takip ettiler. İslâmiyet’in “insan” anlayışı, insanın özünde temiz olduğuydu. Ayrıca İslâmiyet, maddî ve manevî varlıklar aleminde Allah’tan sonraki en büyük mevkiyi insana vermiştir. Böylece İslâmiyet, Allah anlayışıyla, Allah’la insan arasına bir çizgi çektiği gibi; insan anlayışıyla da insanla kâinat arasına bir çizgi çekmiştir. İrade hürriyeti anlayışında İslâmiyet, irade hürriyetini sorumluluğun temeli saymıştır. Dolayısıyle insanın irade hürriyetini kabul etmiştir. Bu yönüyle de hem Antik Çağ’ın atomcu anlayışından hem de 13. asra kadar irade hürriyetini reddeden Hristiyan felsefesinden ayrılır.Keywords : İslâmiyet, Medeniyet, Din, Felsefe, Kaynaklar