Besmelenin Sûre Muhtevasıyla Yorumu: Ömer Nesefî ve Bikâî Örneği
Authors : Ali KAYA
Pages : 337-363
Doi:10.37697/eskiyeni.1015907
View : 5 | Download : 4
Publication Date : 2022-03-20
Article Type : Research Paper
Abstract :Besmele, bismillâh ibaresinin okunması ve yazılmasını ifade eden bir kelimedir. Besmeleyle bir işe başlamak, Kur’ân’ın ilk inen âyetlerinde Yüce Allah’ın, Hz. Peygamber’e öğrettiği bir edep olduğu gibi peygamberler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılan bir sünnettir. Hz. Muhammed döneminde besmele son şeklini alıncaya kadar bazı aşamalardan geçmiştir. İslâm’ın ilk dönemlerinde bismikellâhümme ifadesi, İsrâ 17/110. âyet nâzil olunca Bismil¬lâhirrahmân ve Neml 27/30. âyet inince de bismillâhirrahmânirrahîm cümlesi kullanılmıştır. Besmele genelde tefsirlerde Fâtiha sûresinin girişinde detaylı bir şekilde tefsir edilmiştir. Ayrıca müstakil olarak risale türü eserlerde özenle ele alınarak farklı açılardan incelenmiştir. Tefsir tarihinde Kur’ân’a bütüncül yaklaşımlarıyla öne çıkan Ömer Nesefî insert ignore into journalissuearticles values(öl. 537/1142); ve Bikâî insert ignore into journalissuearticles values(öl. 885/1480);, besmeleyi sadece Fâtiha sûresinin girişinde açıklamakla kalmamış, bütün sûre girişlerinde, sûre muhtevasına göre tefsir etmişlerdir. Ömer Nesefî, et-Teysîr fi’t-tefsîr isimli tefsirinde sistemli bir şekilde sûreler arasındaki uyumu göstermiş ve her bir sûrenin muhtevasını oluşturan konular hakkında düzenli bilgiler vermiştir. Bununla birlikte besmelede bulunan Allah, rahmân ve rahîm lafızlarına sûreden seçtiği âyet veya âyet bölümlerini ellezî ismiyle ekleyerek kafiyeli metinler oluşturmuştur. Genelde Allah lafzına sûre başlarından bir âyeti, rahmân ismine bundan sonra gelen âyetlerden birini, rahîm ismine de daha sonra gelen bir âyeti eklemiştir. Ancak seçtiği âyetlerin geneli, sûre konusu/konularını yansıtacak içerikte değildir. Bununla birlikte kısa sûrelere geldikçe bu üç lafza iliştirilen âyetlerin, sûrelerin muhtevasıyla ilgisinin daha belirgin olduğu görülmektedir. Bu da sûrelerin hacmi ve onlarda ele alınan konu/konularla ilgili bir durumdur. Çünkü genelde uzun sûrelerde birkaç konu işlenirken, kısa sûrelerde bir konudan bahsedilmektedir. Nazmü’d-dürer isimli tefsirinde, sûreler, âyetler hatta cümleler arasındaki münâsebeti gösteren, bu vesileyle Kur’ân âyetlerinin tertibindeki i‘câzı ortaya koymaya çalışan Bikâî ise kendisinden üç asır önce Ömer Nesefî tarafından başlatılan bu usulü yeniden canlandırmıştır. Ancak o, doğrudan âyetlerden ik-tibaslar yapmak yerine, Allah, rahmân ve rahîm isimlerine, sıklıkla kullandığı belli kelime ve ifadeler vasıtasıyla oluşturduğu kafiyeli cümleler ilave ederek besmeleyi izah etmiştir. Lafzatullâhın tefsirinde genelde Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatlarını açıklayan kelime ve ifadeleri tercih etmiş, seçtiği belli kelime ve ifadelerle oluşturduğu cümlelerle, rahmân ve rahîm kelimelerine bütün sûrelerde aynı anlamı vermeye ve besmeleyi sûrenin temel hedefine insert ignore into journalissuearticles values(maksûd); göre izah etmeye çalışmıştır. Ancak bu üç lafzı açıklarken yakın anlamlı kelime ve ifadeleri çokça kullanması nedeniyle birçok sûre girişindeki besmele açıklamaları anlam ve vurgu olarak birbirine benzemiştir. Bu çalışmada, Ömer Nesefî ve Bikâî’nin tefsirleri hakkında kısa bilgi verildikten sonra örnekler eşliğinde besmeleyi sûre muhte-vasına göre açıklama tarzları ele alınarak mukayese yapılacaktır.Keywords : Tafsir, Kur`an, Besmele, Ömer Nesefî, Bikâî