- Sanat Tarihi Yıllığı
- Issue:26
- Max Weber’in “Protestan Meslek Ahlakı” Argümanı İzleğinde Rembrandt’ın “Üç Ağaç”ı...
Max Weber’in “Protestan Meslek Ahlakı” Argümanı İzleğinde Rembrandt’ın “Üç Ağaç”ı
Authors : Nurtaç Elçi Akpınar
Pages : 1-22
View : 8 | Download : 8
Publication Date : 2017-02-20
Article Type : Research Paper
Abstract :Rembrandt van Rijn, sanatsal üretimini Protestan bir anlayışın yönlendirdiği, XVII. yüzyıl Hollanda Altın Çağı’nın en önemli ressamlarındandır. Günümüze ulaşmış yazılı bir belge olmamasına rağmen sanatçının yapıtları, onun Protestan mezheplerinden Mennonitizme spiritüel yakınlığının en önemli tezahürleri olarak yorumlanabilir. Tıpkı Mennonitler gibi yaşamı boyunca İncil’in yalın gerçekliğini arayan Rembrandt’ın sanatına Mennonitizmin, insanî kutsallığın İncil’in derinden kavranması ve Tanrı sevgisi yoluyla yükseltilmesi anlayışı yansımış ve bu Mennonit ruh, yaşadığı dönem Hollanda sanatı özelinde oldukça ayrıksı addedilen sanatçının dinî konulu yapıtlarının ötesinde, portrelerini, manzaralarını da kapsayan tüm üretimine sinmiştir. Altın Çağ’da Mennonitler, sınırlı dinî özgürlüğe sahip azınlıktaki bir topluluk olmuş olsalar da bu dönemde tüm Baptist hareketler bağlamında Hollanda, Avrupa’nın en hoşgörülü ülkesi konumundadır. Menno Simons’un “Hıristiyanca yaşayın; barışçıl, merhametli, müşfik ve gerçek bir tevazu içinde olun; Tanrı’nın kelâmına riayet edin” öğütleri, XVII. yüzyıl Mennonitizminin temel düsturu olmuştur. Ancak Hollanda Altın Çağı’nın sunduğu fırsatlar, inzivaya çekilen, sakin bir yaşam sürdüren Mennonitler’in birçoğunu cezbeder. Büyük oranda kentli bir nüfus olan Hollandalı Mennonitler, giderek sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik alanlarda aktif roller almaya başlarlar ve Sjouke Voolstra’nın deyimiyle “tüccar vaize galip gelir”. Mennonit topluluk içerisindeki birçok varlıklı tüccar ve zanaatkâr, ekonomik yaşamda son derece etkin olur. Zengin Mennonitler en fazla tekstil alanında faaliyet göstermişler, diyakozların bir kısmı, aynı zamanda kumaş tüccarlığı da yapmıştır. Baltıklar’da ticaret yapan Mennonitler, özellikle balina ve ringa balıkçılığında öncü olmuşlardır. Yine bu dönemde tıp doktorları arasında birçok Mennonit olduğu da bilinmektedir. Hollanda Altın Çağı, sanatsal faaliyetlere de ivme kazandırmıştır. Artık sanata yön veren yeni ekonomik ve siyasi elit sınıf- burjuva sınıfı bu dönemde kendi inançları doğrultusunda sanatçılara ahlâkî bir görev atfederek yapıtların Hıristiyanca bir yaklaşımla gerçekleştirilmesini talep etmiştir. Böylece Hıristiyan yaşam biçiminin yalnızca sözle değil amellerle de ifade edilmesi gerektiği Mennonit anlayışı bağlamında, yalnızca Mennonit tüccarın değil, Mennonit sanatçının da İncil’in rehberliğine sığınması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Rembrandt da tüm sanatsal yaşamı boyunca bu anlayıştan ayrılmamıştır. Sanatı, Rembrandt için “Tanrısal istemenin ona yüklediği özel bir ödev”dir. Bu Tanrısal ödev, “Protestan Ahlâkı” argümanını geliştirirken Weber’in en önemli dayanağı olmuştur: Protestanlık, özel bir edinim ahlâkı içerir; bunun da kaynağı doğruluk sadakati, dinî bir görev anlayışı ile inanan kulun mesleki yükümlülüğünü bıkmadan, usanmadan yerine getirme azmi ile karakterize edilebilecek “dünyevi asketizm”dir. Weber’e göre ekonomik davranış biçimleri bağlamında Katolikler ve Protestanlar arasındaki ayırt edilebilir farkın temelini dünyevi asketizm prensibi oluşturur. Bu anlayış batı dünyasında modern burjuva kapitalizminin doğuşuna zemin hazırlamıştır. Protestanlık, kapitalizmin gelişimini sekteye uğratacak sınırlandırmaları gevşeterek, çalışkanlık, kanaatkârlık, itidal, dürüstlük gibi ekonomik erdemleri teşvik ederek kapitalizmin “ruhu”nun güçlenmesinde psikolojik destek sağlamıştır. “Meslek”, kulun Tanrı tarafından belirlenen yaşam durumudur. Böylece çalışma, salt ekonomik bir refaha ulaşma ile değil, ruhani bir kurtuluşa ulaşma ile ilişkilendirilmektedir. Mesleki başarı, Tanrı’nın bir lütfudur; “seçilmişliğin” kanıtıdır. Weber’in savunduğu üzere Protestan ahlâkın yönlendirdiği çalışkanlık övgüsü ve mesleki başarı teşviki, kapitalizmin ortaya çıkışında hayati öneme sahiptir. Dolayısıyla Hollanda’nın, kapitalizmin büyük ölçekte geliştiği ilk ülke oluşu, tesadüfî gözükmemektedir. Hollandalı usta Rembrandt da, “Tanrı tarafından çağrıldığı mesleğini” büyük bir aşkla yerine getirmiştir. O Weber’e göre “püriten anlayışın muazzam etkisinin somut bir örneğidir; özgürlük ve sefalet içinde yaşamış Protestan bir ruh”tur. Rembrandt’ın Protestanca yaklaşımı, özellikle dinsel konuları ele alışı bağlamında Katolik öncülleri ve çağdaşları karşılaştırması ışığında ayırt edilebilmektedir. Ancak sanatçının farklı türlere ait yapıtları da bu bakış açısı üzerinden incelenebilir. Bu çalışmada Rembrandt’ın manzara yapıtları gelişimi ve sonrasında “Üç Ağaç” adlı aside yedirme baskısı, sanatçının dinsel yönelimi ve Weber’in “Protestan Ahlâkı” argümanı izleğinde değerlendirilecektir.Keywords : Rembrandt, Üç Ağaç baskıresmi, Max Weber, Protestan etik, kapitalizmin ruhu