- Turkish Academic Research Review
- Volume:6 Issue:3
- İbn Rüşd’ün Tanrı’ya Cevher Demesinin Neden ve Sonuçları
İbn Rüşd’ün Tanrı’ya Cevher Demesinin Neden ve Sonuçları
Authors : Fevzi YİĞİT
Pages : 1035-1052
Doi:10.30622/tarr.982738
View : 14 | Download : 12
Publication Date : 2021-09-20
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu makalede, İbn Rüşd’ün Tanrı’ya cevher demesinin görece neden ve sonuçları konu edilmektedir. Böylece İbn Rüşd örneğinden hareketle, filozofların Tanrı telakkilerinin aslında metafiziğin konusuyla doğrudan bağlantılı olduğu gösterilmek istenmektedir. Makalede bilkuvve-bilfiil, cevher-araz, varlık-mâhiyet, madde-sûret ve teşkîk gibi güçlü felsefî ayrımlara ihtiyaç duyuldukça başvurulacaktır. İbn Rüşd’e göre mevcut/var olan araştırması temelde bir cevher araştırmasıdır. Mevcut kavramı cevherin üstünde yer alan daha üst bir varlık seviyesini temsil etmese de kapsamının genişliği yüzünden cevherden daha üst bir kavramdır. Oysaki İbn Sînâ’ya göre mevcut, cevherden daha üst bir varlık seviyesini karşılar ve bu yüzden mevcut araştırması sadece cevher araştırmasına hasredilemez. Dolayısıyla ona göre metafiziğin konusu cevher olması açısından cevher değildir. İbn Rüşd’ün Tanrı’ya cevher demesinin muhtemel nedenleri şunlardır: Birincisi, Tanrı bütün mevcudat içerisinde cevher tanımına en uygun olandır. İkincisi onun mevcut kavramını -diğer anlamlarını akılda tutmak kaydıyla- dış dünyada gerçekliği olmayan zihinsel bir kavram yani cins olarak kabul etmesi dolayısıyla sadece cevhere gerçeklik tanımış olmasıdır. Üçüncüsü, göksel cisimlerin sonsuz bir biçimde hareket ettiği düşüncesidir. Dördüncüsü tümeller ve ayrık mevcutlar ile hissedilir ferdi cevherler arasındaki ilişkiye dair görüşüdür. İbn Rüşd Aristoteles’i takiben tümellerin ve ideaların ferdi cevherlerin varoluşunda katkısı olmadığını düşünür. İbn Rüşd’ün Tanrı’ya cevher demesinin muhtemel sonuçlarıysa şunlardır: Birincisi onun din felsefe ilişkisine dair yazdığı Faslü’l-makâl ve el-Keşf an menâhicü’l-edille kitaplarında Tanrı hakkında takındığı Hanbeli tavırdır. İkincisi aslında yukarıda sebep olarak zikredilen burada ise sonuç olarak dile getirilebilecek döngüsel bir şeydir. Yani gök cisimleri ve âlemi ezeli olarak kabul etmek Tanrı’ya cevher denmesine sebep olurken Tanrı’ya cevher denmesi de âlemin Tanrı’nın etkisiyle ancak O’ndan ayrı ve kopuk olarak mevcut olması fikrini sonuç vermektedir. Üçüncüsü sudûr ve yoktan yaratma doktrinlerini reddetmesidir. Yoktan yaratmayı reddi ise -antik filozofların da açıkça dile getirdiği üzere- “salt yokluğun varlığın kaynağı olamayacağı “şeklindeki genel bir ontolojik ilkeye dayanmaktadır.Keywords : İslâm Felsefesi, İbn Rüşd, Tanrı, Varlık, Cevher