- Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi
- Volume:21 Issue:43
- İŞGAL DÖNEMİ’NDE İZMİR VE ÇEVRESİNDE GERÇEKLEŞEN ASAYİŞ OLAYLARI (1919-1922)
İŞGAL DÖNEMİ’NDE İZMİR VE ÇEVRESİNDE GERÇEKLEŞEN ASAYİŞ OLAYLARI (1919-1922)
Authors : Nazlı İNCEBURUN, Ahmet MEHMETEFENDİOĞLU
Pages : 679-712
View : 14 | Download : 3
Publication Date : 2021-12-17
Article Type : Research Paper
Abstract :30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve İtilaf güçleri arasında imzalanan Mondros Mütarekesi’nin akabinde İstanbul Hükümeti’nin önünde duran en önemli görevlerden birisi, kuşkusuz imzalanacak barış antlaşmasının daha hafif koşullara sahip olmasını sağlamaktı. Hükümetin bu amacı gerçekleştirebilmesinin ön koşulu, memlekette asayiş ve güvenliğin temin edilmesi gerekliliğiydi. Ne var ki mütarekenin imzalanmasını takiben alınan kararlara müteakip olarak (5. ve 7. madde) cesaret alan gayrimüslim unsurlar, asayişi bozucu faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardı. Bu faaliyetler başkent İstanbul başta olmak üzere çeşitli kentlerde düzeni bozan farklı olaylarda şeklinde cereyan etmişti. Bu anlamda asayiş olaylarının en yoğun şekilde gerçekleştiği bölgelerden birisi de İzmir ve kazalarıydı. İzmir, gerek bir liman kenti olması gerekse Anadolu’nun diğer bölgeleriyle irtibatı sağlayan ve stratejik açıdan da son derece önemli bir kavşak noktası olması açısından Batı Anadolu’nun en önemli kenti durumundaydı. Bu sebeplerden ötürü İzmir’in üzerinde gözü olan Yunanistan kentte asayişi bozmaya yönelik çalışmalarda bulunan yer Rumlara mütareke sonrasında el altından destek vermişti. Nitekim mütarekenin kabul edilmesi ve uygulamaya konulmasıyla birlikte emniyet ve güveni tehdit eden bir süreç başlamıştı. Dönemin resmî ya da gayri resmî belgelerinde en fazla göze çarpan “asayiş”; o günlerin en popüler mefhumu haline gelmişti. Bundaki en önemli etken, henüz Yunanlar tarafından işgal edilmeden yerli Rumların gerçekleştirdikleri hırsızlık, darp, yaralama, fuhuş, intihar, kaçakçılık, cinayet vb. birçok düzen bozucu olayların yoğun olarak yaşanmış olmasıydı. Kentte yaşanan tüm bu olayların yarattığı düzensizlik üzerine 18 Ocak 1919 Paris Barış Konferansı’nda İzmir’de düzenin bozulduğu ve gayrimüslimlerin özellikle de yerli Rumların can, mal ve namuslarının tehlikede olduğu iddiası üzerine Yunanlar, kentte hak talep etmişti. Böylesine bir hak talep edilmesinin temel sebebi; Megali İdea olarak adlandırdıkları büyük düşlerini gerçekleştirme düşüncesiydi. Bahsi geçen düşüncenin somutlaşmış hali bizzat konferansta gerçekleşti ve konferansta alınan karar üzerine kentte asayişi sağlamak için işgal hakkı Yunanistan’a verildi. 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e ayak basan Yunanistan, İtilaf kuvvetleri adına kentte asayişi sağlamak üzere gelmişti. Ne var ki durum öyle olmayacaktı. 15 Mayıs 1919 günü İzmir’e giren ve aralıksız olarak 9 Eylül 1922 tarihine kadar işgal kararını sürdüren Yunanlar, yerli Rumlarla birlikte kentte asayişi sağlamaya çalışmak bir yana, asayişi bozucu en temel unsurların başında gelecekti. Nitekim, 1922 yılında Türk ordusunun kente girmesi ile birlikte kentte büyük bir enkaz bırakarak kaçıp gideceklerdi. Mustafa Kemal Paşa tarafından “geldikleri gibi giderler” sözü aslında tam anlamıyla Yunanistan için söylenmiş olmalıydı. Çünkü kente ayak bastıkları gün büyük bir yıkım gerçekleştiren ve felâketlere sebep olan Yunanistan giderken de arkasında büyük bir enkaz ve yıkım bırakmıştı. İşgal dönemi İzmir’inde gerçekleşen asayiş ve güvenlik olaylarını inceleyen bu çalışma; İzmir’in işgalinin ilk günlerinden itibaren şehirde asayişi bozucu ve güvenlik zafiyetine sebep olan ne gibi olaylar yaşandığını ve yaşananların dönemin resmî yazışma, hatırat ve süreli yayınlarına nasıl yansıdığına ilişkin bilimsel bir değerlendirmeyi hedeflemektedir.Keywords : İzmir, İşgal, Asayiş ve Güvenlik, Kuvâ yı Milliye, Rumlar