- Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
- Volume:26 Issue:Ãlümünün 100. Yılında Ziya Gökalp ve Sosyoloji Sempozyumu Special Issue Special Issue
- Ziya Gökalp Sosyolojisinde Merkez-Çevre Gerilimi
Ziya Gökalp Sosyolojisinde Merkez-Çevre Gerilimi
Authors : İlteriş Yıldırım, Huriye Tekin Önür
Pages : 157-166
Doi:10.32709/akusosbil.1573987
View : 5 | Download : 8
Publication Date : 2024-12-27
Article Type : Research Paper
Abstract :Çağdaş dünyanın siyasal sosyolojik çözümlemelerinde önemli bir yer tutan merkez-çevre kuramı, Türk toplumuna ilişkin sosyal yapı çözümlemelerinde de önemli bir kuramsal argüman olarak öne çıkmıştır. Merkez-çevre kuramı her ne kadar Edward Shils’in çalışmalarıyla kristalleşmiş olsa da konuyla ilgili öncü çalışmalara daha önceki dönemlerde rastlamak mümkündür. Bu çalışmaların Türkiye’deki örneği, Türkiye’de sistematik sosyolojinin kurucusu olan Ziya Gökalp’ta görülebilir. Nitekim, Gökalp Osmanlı devletinin yıkılış nedenleri ve bunu önleyebilecek sosyal-siyasi çözümlerin tespit edilmesiyle ilgili çaba sarf etmiş önemli bir sosyologdur. Gökalp’a göre Osmanlı devletinin yıkılış nedenleri arasında merkez-çevre gerilimi olarak ifade edilebilecek olan aydın-halk yabancılaşması yer alır. Osmanlı toplumunda aydınlar, yüksek düzeyde eğitim almakla halktan ayrılmışlardır. Dahası, onlar eğitim gördükleri kurumlara ilaveten dil, sanat, dini anlayış tarzı gibi pek çok konuda halktan kopuk, halka yabancılaşmış bir zümre halini almışlardır. Aydın ve halk sınıfının bu sosyo-kültürel ayrışması nedeniyledir ki, Osmanlı kurumları ikili bir yapı özelliği gösterirler. Merkez-çevre geriliminin tahripkâr etkilerinden kurtulmanın yolu ancak nihai toplumsal hedef olan toplumsal bütünleşmenin sağlanmasıyla mümkündür. Gökalp bu bütünleşmeyi sağlamak üzere aydınların halka inmesi gerektiğini savunur. Aydınlar, halktaki milli kültürü (hars) ortaya çıkarıp geliştirirken, sahip oldukları medeni bilgileri (fen ve teknoloji) halka öğretmelidirler. Bu ilk süreç Türkleşmek olarak adlandırılır. İkinci olarak İslam dininin değerlerinin kabul edilmesi ve diğer Müslüman toplumlarla dayanışma içinde olunmasıdır (İslamlaşma). Nihayet, Gökalp’ın muasırlaşma olarak isimlendirdiği üçüncü süreç, çağdaş Avrupa medeniyetinin temsil ettiği bilim ve teknoloji düzeyinin yakalanmasını gerektirir. Nitekim modern dünyanın refah toplumları, kendi formüllerini tasarlayarak sözü edilen bütünleşmeyi gerçekleştirmiş ve karşıtlıklarını hafifleterek nispeten ahenkli bir toplumsal yapı inşa etmişlerdir. Buna karşın “azgelişmiş” ya da “gelişmekte olan” diye kodlanan toplumlar ise bu tür ulusal, toplumsal formüller üretmek yerine çeşitli etnik, dini, mezhepsel, vs. değişkenle oluşan küçük grup ve topluluk şuuruyla toplumsal düzen ve refah üretmekten geri kalmış ve merkez-çevre karşıtlığının problemli sonuçlarını tecrübe etmektedirler. İşte bu bildiride, Osmanlı döneminden günümüze biçim değiştirerek devamlılığını sürdüren merkez-çevre gerilimi ve bütünleşme tartışmalarını Gökalp sosyolojisi bağlamında değerlendirmek amaçlanmış, Gökalp’ın konuya yaklaşımının çağdaş Türk toplumunda yaşanan güncel toplumsal sorunlara ışık tutacak nitelikte olduğu düşünülmüştür.Keywords : Ziya Gökalp, Merkez-çevre gerilimi, Aydın, Halk, Toplumsal bütünleşme