- Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
- Volume:11 Issue:21
- Medine’ye Hicret Örneğinden Hareketle Hz. Peygamber’de (s.a.s.) Tedbir-Tevekkül Ahlakı
Medine’ye Hicret Örneğinden Hareketle Hz. Peygamber’de (s.a.s.) Tedbir-Tevekkül Ahlakı
Authors : Ahmet ACARLIOĞLU
Pages : 292-327
Doi:10.53683/gifad.998725
View : 13 | Download : 6
Publication Date : 2022-01-15
Article Type : Research Paper
Abstract :Resûlullah yüce bir ahlak üzere yaratılmış ve güzel ahlakı tamamlamak üzere tüm insanlığa gönderilmiştir. Onun ahlakının en güzel yönlerinden bir tanesi de sünnetullahın bir gereği olarak sebeplere sarılma, bir iş yapmadan evvel bunun sonucunu düşünme de diyebileceğimiz tedbirdir. O bir iş yaparken Allah’ın Peygamberi olmasına rağmen dünyanın kanunları gereği her tür sebebe sarılmakta; bir kul olarak elinden geleni yapmaktaydı. Onun bir Peygamber olarak hayatı boyunca bir çok meşakkate katlanmasının bir insan olarak da başından bir çok olay geçmişti. Allah (c.c.) onun vasıtasıyla kullarına dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, herkesin bu imtihanlar karşısında elinden geleni yapması gerektiği mesajını bütün insanlara vermekteydi. Bir kul olarak Resûlullah’ın ahlakının en güzel yanlarından bir tanesi de onun Allah’a en zor anlarda bile sarsılmayan bir imanla tevekkül etmesidir. Tevekkül de tedbirin bir tamamlayıcısı olup her türlü sebebe riayet ettikten ve elinden gelenleri yaptıktan sonra olayın neticesini yaratana bırakmak, onu kendisine vekil yapmaktır. Kişinin hayatını istenilen çizgide yaşamasının şifresi bu iki ahlakı hayatında dengeli bir şekilde uygulayabilmesinden geçmektedir. İki ahlaktan birinin eksikliği veya fazlalığının kişinin dünya ve ahiret hayatını etkilemesi kaçınılmazdır. Onun bu ahlaki erdemlerini hayatının her anında görmek mümkündür. Gerek Peygamber gerekse de Müslümanlar için en önemli tarihi olaylardan bir tanesi de ashâb-ı kirâmın Mekke’den Medine’ye hicret etmeleridir. İslâm'ın başında ashâb-ı kirâmın imtihanları işkence, eziyet ve müşriklerin alay ve hakaretlerine sabretmek iken hicretle beraber doğup büyüdükleri memleketlerini terk etmek, mallarını, evlerini ve dünyalık herşeylerini feda etmek şeklinde olmuştu. Medine’nin hicret yurdu seçilmesinde Arabistan’daki askeri ve ticari olarak stratejik bir konuma haiz olmasının etkisi bulunmaktadır. Resûlullah (s.a.s.) kureyş islama düşmanlıklarını iyiden iyiye artırınca kendisine siyasi olarka yeni bir destek bulmak gayesiyle hac mevsimlerinden Arap kabilelerini İslâm'a davet etmeye buşlamıştı. Bu gayretlerinin bir neticesi olarak Hazrec’den 6 kişi müslüman oldu. İki yıl sonra da İslâm'ın anılmadığı ev kalmamıştı ki hicret emri verildi. Müslümanların gruplar halinde Medine’ye hicret ettiklerini ve orada toplandıkları gören Kureyş bunun kendilerine karşı bir tehlike oluşturmasından, ileride Medine’den gelen bir ordunun kendilerini tehdit etmesinden ve ticaretlerinin engellenmesinden korktu. Hz. Peygamber'in (s.a.s.) hicretini engellemek için ona suikast kararı aldılar. Resûlullah’ın tedbir ve tevekkül ahlakıyla ilgili en güzel örnekleri Medine’ye hicreti sırasında görmek mümkündür. Biz hicret yolculuğunun öncesi ve yolculuk safhasını ele alarak Hz. Peygamber’in ahlakının ilgili boyutlarını irdelemek ve bu kutlu yolculuk boyunca yaşananlar vasıtasıyla Resûlullah’ın ahlakını anlamaya, kavramaya, yaşanan olaylardan sonuçlar çıkarmaya çalıştık. Hz. Peygamber tüm insanlık için bir dönüm noktası teşkil eden tehlikeli hicret yolculuğunu mümkün olduğu kadar gizli tutmuştu. Kendisine yol arkadaşı olarak Hz. Ebû Bekir’i (r.a.) seçmişti. Onun aile fertlerini bu yolculuk için organize etmesi, tüm parasını bu maksatla yanına alması ve yolculukları sırasında göstermiş olduğu fedakarlıklar, kendisinin hicret yolculuğunda bir arkadaş olarak ne kadar isabetli bir seçim olduğunu ve tam bir görev adamı olduğunu gösterir. Kutlu hicret yolculukları sırasında birçok tehlikenin üstesinden gelmek zorunda kaldılar. Bu zorlukların başında Kureyş’in onları amansız bir şekilde takip etmeleri gelmekteydi. Onlardan gizlenebilmek için o gün mutad kullanılan Mekke-Medine yolunu kullanmayıp rehberlerinin kendilerini yönlendirdiği alternatif bir rotadan gitmeyi tercih ettiler. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret boyunca takip ettiği rotayla ilgili ihtilaf bulnmaktadır. Gün gün, kademe kademe kervanlarının nerelerden geçtiği tüm ayrıntılarıyla bilinmemektedir. Fakat bunun tam manasıyla tespiti için akademik ve sistemli bir çalışma gerekmektedir. Hicret bugüne kadar sayısız kitap ve makaleye konu olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Allah Resûlü’nün (s.a.s.) bu kutlu yolculuğunda yaşamış olduğu örnekler yoluyla ahlaka dair bu iki kavramın nasıl dengede tutulması gerektiğini anlamaktır. Böyle çalışmalar yoluyla Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatının detaylı bir şekilde incelenmesi ve hakkında değerlendirmeler yapılmasının siyer-i nebî’nin anlaşılması adına gayet doğru bir yöntem olacağı kanaatindeyiz.Keywords : İslam Tarihi, Siyer, Hicret, Ahlak, Tedbir, Tevekkül