- Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi
- Issue:21
- İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİ
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİ
Authors : Osman YALÇIN
Pages : 89-118
View : 11 | Download : 10
Publication Date : 2012-12-12
Article Type : Research Paper
Abstract :Türk-Amerikan ilişkileri Osmanlı döneminde başlamıştır. Bu süreçte Amerikan görevlileri Osmanlı Devleti ile sıkı bir işbirliği için mücadele ederken sorunlarla uğraşan Osmanlı Devleti gerekli reaksiyonu gösterememiştir. Türk milli mücadele yıllarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin tavrı işgalci ülkeler nispeten daha olumlu olurken, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bazı sorunlar Cumhuriyet Dönemine yansımıştır. ABD, Birinci Dünya Savaşı sonunda kısmen kendi içine çekilirken, İkinci Dünya Savaşı'na katılması ile eski dünyanın bir parçası olmuştur. Savaş sonunda dünyada oluşan kamplaşmada Amerika, Batı medeniyetinin temsilcisi olmuştur. Amerikan Dışişleri Bakanı Marshall bunu teşvik etmiştir. SSCB'nin işgalci bir politika izlemeye başlaması ve karşısında etkin bir güç olmaması Amerika'nın daha etkin olarak eski dünyada rol almasına vesile olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti 1930'lu yılların sonuna kadar bölgesinde bir istikrar unsuru olmuşken, İkinci Dünya Savaşı'na bütün ısrarlara rağmen girmemesi büyük bir başarı olmuştur. Ne var ki, savaş sonunda Türk ekonomisinin ciddi sıkıntıları bulunuyordu. Bu süreçte Sovyetlerin tehditkar politikaları da Türk idarecileri Batıya yaklaştırmıştır. Bu kapsamda İngiltere'nin de girişimi ile Amerika ile olan ilişkilere önem verilmiştir. Amerikan-Türk İlişkileri kısa sürede büyük gelişme göstermiştir. Türk idareciler NATO üyesi olan Türkiye'nin çok daha emniyetli ve güvenli bir kampa girerek tehditlerden kurtulduğuna inanmışlardır. Bu mutluluk çok uzun sürmemiştir. 1962 yılında yaşanan Füze Krizi ile yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin 1964 Kıbrıs Çıkartma Planına Amerika 'nın vermiş olduğu tepki ilişkileri olumsuz etkilemiştir. Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türk-Amerikan İlişkileri ile daha ciddi sorunlar ortaya çıkarken, her iki ülke kendi çıkarları söz konusu olduğunda farklı davranabileceği gerçeğini karşı tarafa anlatmasını başarmış gibi gözükmektedir. 1 Mart 2003 Tezkeresi ile Füze Kalkanı Projesi bu gerçeği teyit etmektedir. Şimdilerde iki ülke ilişkilerinde yeni bir bahar dönemi yaşanıyor gibi. Ancak ne zaman, kim tarafından, nasıl ve nerede ilk yanlışın yapılacağı ise şüphesiz Türk-Amerikan İlişkilerine vakıf olanlarca merakla beklenmektedir. Zira geçmişte hep yaşanan süreç bu kez de yaşanacak beklentisi bulunmaktadır.Keywords : Türk Amerikan, ekonomi