- Hitit İlahiyat Dergisi
- Volume:19 Issue:2
- Fetva Mecmualarına Göre Tanzimat Öncesi Dönem Aile Yapısı Hakkında Bazı Tespitler
Fetva Mecmualarına Göre Tanzimat Öncesi Dönem Aile Yapısı Hakkında Bazı Tespitler
Authors : Kasif OKUR
Pages : 607-646
Doi:10.14395/hititilahiyat.781121
View : 12 | Download : 7
Publication Date : 2020-12-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Bir Müslümanın yalnızca ibadet konularıyla alakalı değil; aile hayatında ve gündelik yaşantısındaki davranışlarının dinî kurallara uygun olup olmadığı amacıyla sorduğu sorulara aldığı cevaplar “fetva” terimiyle ifade edilmektedir. Osmanlı toplumunda fetva uygulaması ağırlıklı olarak Hanefî mezhebi içtihatları çerçevesinde işletilmiştir. Fetva işleminde Hanefî mezhebinin görüşleri esas alınmış, zaman zaman bir konudaki birkaç görüşten birisi tercih edilerek fetva o görüş doğrultusunda verilmiştir. Ancak diğer mezheplerin görüşlerinin uygulanmasına farklı dönemlerde farklı yaklaşılmıştır. Nitekim 15. yüzyılın başlarında kaleme alınan eserlerde gerek tahkim yoluyla insert ignore into journalissuearticles values(farklı mezhebe mensup birini hakem tayin ederek); veya doğrudan diğer mezheplerin görüşlerinin uygulanmasına olumlu bakılırken, 16. yüzyıl ve sonrasında kaleme alınan eserlerde bu uygulamaya izin verilmemiştir. Prensip olarak hâkimlere farklı mezheplerin ya da müçtehitlerin görüşleriyle amel etme yetkisi tanınmazken, belirli meselelerde farklı müçtehitlerin görüşlerinin uygulanmasının kamu otoritesi tarafından emredildiği görülmektedir. Buradan da anlaşılmaktadır ki ihtiyaç duyulduğunda Hanefî mezhebi dışındaki müçtehitlerin görüşünden yararlanmak, ancak kamu otoritesinin inisiyatifi ile mümkün olmaktadır. Şeyhülislam ve Müftîlerin bu çerçevede verdikleri fetvalar “fetva mecmuaları” adı verilen eserlerde derlenmiştir. Söz konusu eserler yalnızca birer fıkıh kaynağı mahiyetinde olmayıp aynı zamanda ilgili dönemin tarihî şartlarının ve sosyal yapısının incelenmesi için birer referans niteliğindedir. Bu çalışmada Şeyhülislam fetvalarını içeren basılı ve yaygın kullanılan mecmuaların yanında daha çok, taşrada görev yapmış “kenâr müftîleri” olarak adlandırılan müftülerin fetvaları ele alınmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda Üsküp Müftüsü Pir Mehmed Üskûbî, Akkirman Müftüsü Ali Akkirmânî ve Kayseri Müftüsü Ali en-Nisârî’ye ait fetvaları içeren mecmualar ile Çorum Müftüsü Ahmed Feyzi Efendi tarafından derlenen mecmua başvuru kaynakları arasında yer almıştır. Makalede fetva mecmualarından seçilen temsil gücü yüksek örneklerden hareketle Tanzimat öncesi dönemin aile yapısıyla alakalı yapılan bazı tespit ve tahliller yer almaktadır. Aileyi ilgilendiren bütün mevzularla ilgili fetvaların tamamını incelemek, bu çalışmanın amacını ve sınırlarını aşmaktadır. Daha ziyade, hükümlerin arka planındaki düşünce ve zihniyeti göstermeye elverişli olduğunu düşünülen örnekler üzerinde durulmuştur. İlgili fetvaların önemli bir kısmının içtihada dayandığı, bunlarda bazılarının dönemlerinin bakış açısı ve zihniyetini yansıttığı, dolayısıyla eleştiriye açık olduğu hususu, bu fetvalar değerlendirilirken gözden uzak tutulmamalıdır. Çalışmada, ele alınan konuların fıkhî bağlamı ortaya konmuş, hükümlerin arka planındaki zihniyet tahlil edilmiş, fıkıh kurallarının birbirleriyle ilişkisini gösteren bağlantılara dikkat çekilmiştir. Makalede, gerek duyulan yerlerde bu hükümlerin İslam’ın genel dünya görüşü açısından kritiğine de yer verilmiştir. Bu bağlamda en dikkat çekici nokta, nikâh akdini “erkeğin kadından cinsel olarak yararlanma hakkına sahip olmasını sağlayan bir akit” olarak tanımlayan fıkıhçıların akdin kuruluşunu, tarafların hak ve sorumluluklarını, hatta akdin sona erişini düzenleyen hükümleri belirlerken, yaptıkları tanımla uyum içerisinde olan kurallara yer vermiş olmalarıdır. Ancak bu çerçevede ortaya konan bazı hükümler, nasların ortaya koyduğu değerler açısından da eleştiriye açıktır. Öte yandan makalede, toplumun örf ve adetlerinin fıkıh ve fetva kurallarının çizdiği çerçevedeki bazı katı hükümleri revize ederek klasik aile yapısının oluşmasına yaptığı etkiye de dikkat çekilmiştir. Bir örnek olarak vurgulamak gerekirse, fıkıh kurallarına göre kuramsal olarak erkeğin evlilik birliğini tek taraflı olarak son verme yetkisi insert ignore into journalissuearticles values(talâk); kazâî/hukukî olarak oldukça serbest bir biçimde kullanılabilmektedir. Geçerli bir sebep olmasa da erkek talak hakkını kullandığı takdirde, dinen günah işlemiş sayılsa bile yaptığı boşama hukuken geçerlidir. Ancak sebepsiz yere boşamam yapanlara karşı başta kendi aileleri ve yakın çevreleri olmak üzere toplumun gösterdiği tepki, bu hakkın sebepsiz yer kullanılmasını önemli ölçüde engellemiştir. Nitekim fıkıhtaki teorik çerçeve ile toplumun örfünün şekillendirdiği aile hayatı arasındaki bu farklılık Osmanlı toplumunda yaşayan Batılı araştırmacıların da dikkatini çekmiştir. Sonuç olarak makale bir fıkıh ve hukuk tarihi çalışması niteliği taşıdığı kadar, aile konusunda günümüzde gündeme getirilen problemlerin arka planına da ışık tutmaktadır.Keywords : İslam Hukuku, Fetva, Fetva, Hukuk Tarihi, Evlenme, Boşanma, Osmanlı Tarihi, aile