Hanefî (Fukahâ) Usûlünde Beyân Teorisi
Authors : Mehmet CENGİZ
Pages : 129-161
View : 11 | Download : 7
Publication Date : 2020-04-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Şâri’ Allah Teâla, makâsıdını son Kitâb’ı Kur’ân ve son elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.) üzerinden beyân etmiştir. Dolayısıyla Kur’ân ve Sünnet beyân’ın bizâtihi kaynağıdır. Ancak Kur’ân’ın, kendisini ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Sünnet’inin Kur’ân’ı nasıl beyân ettiği ile ilgili olarak Fıkıh usûlü tarihinde temelde iki ekol ortaya çıkmıştır. Bunların ilki, adına Fukahâ denilen Hanefî usûlcülerin temsil ettiği ekoldür. İkincisi de adına Mütekellimîn denilen Cumhûr’un temsil ettiği ekoldür. Bu makalemiz, Hanefîlerin temsil ettiği beyân teorisinin epistemolojisi üzerine kurulmuştur. Beyânı “zuhûr” değil, bir “izhâr” ameliyesi olarak kabul eden Hanefî usûlcüler, onu takrîr, tefsîr, tağyîr, tebdîl ve zarûret olmak üzere beşli bir tasnifle incelerler. Sözdeki mecâz ve husûs ihtimallerini ortadan kaldırarak söze kuvvet kazandırması yönüyle beyân’ı-takrîr, kapalı olan sözün kapalılığını ortadan kaldırarak onu açıklığa kavuşturması yönüyle beyân’ı-tefsîr, sözün başı ile sonunu birbirine bağlayarak bütüncül bir anlam ortaya çıkarması yönüyle beyân’ı-tağyîr, sonraki bir sözle önceki sözün hükmünün kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması yönüyle beyân’ı-tebdîl, izâha muhtaç bir sözün aslında dil kuralları açısından izâh sayılmayan bir tarzda izâh edilmesi yoluyla beyân’ı-zarûret Hanefî usûlü’nün beşli beyân teorisidir. Bu teoriye göre İslâm’ın iki ana kaynağı olan Kur’ân ve Sünnet nass’larında açıklanmayan veya anlaşılmayan hiçbir söz yoktur. Yine bu teoriye göre Şâri’ Allah Teâla, makâsıdını şer’î hitabıyla mükellef tuttuğu kulları için Kur’ân ve Sünnet bütüncüllüğü üzerinden izhâr etmiştir.Keywords : Fıkıh Usûlü, Hanefî, Beyân, Şâri, Makâsıd