İslâm'da İsraf Ve Çevre İlişkisi
Authors : Emine GÜMÜŞ BÖKE
Pages : 54-72
View : 20 | Download : 10
Publication Date : 2021-06-30
Article Type : Review Paper
Abstract :İslâm hukukuna göre, Yüce Allah, yeryüzünü, insanların yaşamlarını mükemmel bir şekilde sürdürebileceği bir düzen ve intizam içerisinde yaratmıştır. İnsanı, kendisine temsilci/halife olarak tayin etmiş ve kâinatı bir emanet olarak vermiştir. Emanet edilen çevre üzerinde tasarruf yetkisi bulunan insanın, bu emaneti muhafaza etmesi önemli bir görevidir. Öyle ki, kaynakları doğru kullanmamak ve dolayısıyla gelecek nesillerin hakkını gasp etmek, çevreyi kirletmek ve tabiatı tahrip etmek, söz konusu bu nimetlerin şükrünü ifa etmemekle ve ancak emanete ihanet etmekle açıklanabilir. İslam hukukunun genel hükümleri incelendiğinde insan-çevre ilişkisine dair aşağıdaki tespitler dikkat çekicidir. İnsandan, yaşadığı çevreye karşı sorumlu, orayı imar eden, bozgunculuk yapmayan ve çevreye karşı sorumluluklarını yerine getiren bir varlık olması istenir. Diğer taraftan İslâm hukuku çevre ve çevresel kaynakların tahrip edilmesine yönelik her türlü israfı yasaklamıştır. İsraf, kâinatın sunduğu sınırlı imkânların kısa sürede yok olması için en büyük etkendir. Bugün israf ve aşırı tüketim çevrenin ve insanın dünya üzerindeki varlığının en büyük tehditlerinden biridir. Kaynakların sınırlı olmasına rağmen sınırsız ihtiyaçlara göre üreten Batı ekonomi sistemi doğal kaynakları oldukça israf etmesine karşın İslam dini kaynakları verimli olarak kullanmayı ilke olarak sunmaktadır (İsra/29). Doğayı müsrifçe talan etmeme ve çevreye karsı duyarlı olma hususunda küçük yaşlardan itibaren insanlara manevi sorumluluk duygusu aşılanmalıdır. Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmaya çalışmak herkes için dini ve milli bir görevdir. Zira çevre sadece bugünkü neslin hizmetinde olmayıp, Allah’ın geçmiş, şimdiki, gelecek tüm çağlara lütfudur. Bu çalışma, çevre-israf ilişkisine dair İslam hukuku açısından bir bakış sunmayı hedeflemektedir.Keywords : çevre, islam, israf, emanet