- Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi
- Volume:4 Issue:5
- PETROLÜN ORTA DOĞU SİYASETİNİN BELİRLENMESİNDEKİ ROLÜ: ABD’NİN ENERJİ HEGEMONYASI VE ÇATIŞMALAR...
PETROLÜN ORTA DOĞU SİYASETİNİN BELİRLENMESİNDEKİ ROLÜ: ABD’NİN ENERJİ HEGEMONYASI VE ÇATIŞMALAR
Authors : Kadri BAHTİYAR
Pages : 106-137
View : 17 | Download : 9
Publication Date : 2021-12-31
Article Type : Research Paper
Abstract :Petrolün, 20’nci yüzyılın başlarından itibaren enerji kaynağı olarak dünyanın en kıymetli hammaddesi olduğu ve alternatif bir kaynak elde edilinceye değin dünya politikası ve ekonomisi üzerindeki güçlü etkisini koruyacağı söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda devletlerin ulusal politikalarının başarısı bu gerçekleri bütün açıklığı ile görerek, doğru taktik ve stratejik hedeflerin saptanmasına ve uygulanmasına bağlı olacaktır. Petrol enerjisine dayanan içten yanmalı motorlar ile karakterize edilen otomotiv sanayi, demiryolları yerine otobanlar ile ulaşım ve hava ulaşımıyla uçak sanayiinin öne çıktığı yeni teknoloji ve sanayi devrimi Amerikan hegemonya döneminin temellerini oluşturmuştur. ABD’nin enerji siyasetinin temelini enerji sağlama güvenliğinde jeolojik potansiyel rezervlerin görülür rezervlere dönüştürülmesinin teknik zorluklarını çözümleme teknolojisine sahip olma ve bu kaynaklar üzerindeki hukuksal ve politik egemenliğin sadece askeri üstünlükle sağlanabileceği düşüncesi oluşturmaktadır. Çalışmada Anglo-Amerikan Orta Doğu politikasının geçmişten günümüze petrolün ve bununla ilintili ekonomik, politik ve stratejik çıkarların devam ettirilmesi üzerine kurulmuş olduğu ve 20’nci yüzyıl başlarından itibaren bölgede gelişen bütün sorunların, çatışmaların ve savaşların ana kaynağının Orta Doğu petrol yataklarının kimin kontrolünde olacağı konusunun oluşturduğu ve petrolün hayati önemini sürdürerek 21’nci yüzyıl sürtüşmelerinin de ana kaynağı olmaya devam edeceği iddia edilmiştir. İsrail’in kurulmasından, İran petrollerinin devletleştirilmesine, İran-Irak Savaşından, Körfez Savaşlarına kadar yaşanan bütün olayların başlangıçta İngiltere ve sonraları ABD tarafından izlenen siyasi ve askeri politikalarla tüm dünyaya gösterildiği, diğer taraftan küresel askeri, siyasal ve ekonomik hegemonyanın sürdürülebilmesi için yüzyılın başlarında ortaya atılan yeni dünya düzeninin ABD tarafından yönetilmesinin yalnız petrol ve doğalgaz bölgelerinde ABD hakimiyetinin devam etmesi ile sağlanabileceği fakat Soğuk Savaş sonrasının tek süper gücü niteliği zayıflarken ve hegemonyasına açık tehdit unsurları artarken ABD’nin son yıllarda bu çıkarları tek yanlı olarak ve tek başına savunamayacağının işaretlerini vermeye başladığı ortaya koyulmuştur. ABD’nin dışa bağımlı olduğu petrol tüketiminin sürekli ve düzenli olarak sağlanabilmesinin hem dünya petrol rezervlerinin (özellikle Basra Körfezi ülkeleri) geliştirilebilmesi ve yeni keşiflere hem de bu enerji yataklarının (petrol-gaz) ABD petrol şirketleri tarafından işletilmesi koşulunu getirdiği, ancak ABD’nin petrol çıkarlarını korumak için hasımlara değil dost ve müttefiklere ihtiyaç duymasına rağmen, kontrolünü sürdürebilmek için iş birliği yerine, askeri güce ve sertlik yanlısı politikalara ağırlık vermek suretiyle bölgesel, stratejik, ekonomik ve politik dengeleri bozarak dünya kamuoyundaki Amerikan karşıtlığını kışkırttığı, bu durumun da özellikle Rusya ve Çin’i kazançlı çıkarabileceği üzerinde durulmuştur. Elde edilen bütün bilgi ve bulgular neticesinde, 20’nci yüzyıl başlarından itibaren bölgede gelişen bütün sorunların, çatışmaların ve savaşların ana kaynağı olan Orta Doğu petrol yataklarının kimin kontrolünde olacağı konusunun 21’nci yüzyıl sürtüşmelerinin de ana kaynağı olmaya devam edeceği sonucuna ulaşılmıştır.Keywords : Orta Doğu, Petrol, ABD, İsrail, Çatışmalar