- Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi
- Volume:5 Issue:14
- Ahmed Câvid Bey’in Müntehabât İsimli Eserinde Mehâsinü’l-âsâr ve Hakāikü’l-Ahbâr’ı Kaynak Olarak Kul...
Ahmed Câvid Bey’in Müntehabât İsimli Eserinde Mehâsinü’l-âsâr ve Hakāikü’l-Ahbâr’ı Kaynak Olarak Kullanma Yöntemi
Authors : Hikmet ÇİÇEK
Pages : 377-406
View : 14 | Download : 7
Publication Date : 2018-05-30
Article Type : Research Paper
Abstract :Osmanlı Devleti’nde tarih yazıcılığı kuruluşuna nazaran geç bir tarihte başlamıştır. Bu nedenle kuruluş dönemi Osmanlı vekāyiʻnameleri mevcut olmadığı gibi bu döneme ait Arap ve Bizans kaynaklarının verdiği bilgiler de sınırlıdır. Osmanlı Devleti’nde ilk tarihler, kuruluştan bir buçuk asır sonra XV. yüzyıl başlarında yazılmıştır. Bu dönemdeki eserler, beyliğin kuruluşundaki fetih gaza hareketlerinin de etkisiyle menakıbname ve gaza(vat)name türündedirler. Sultan II. Murad döneminde Osmanlı tarih yazıcılığında büyük gelişmeler meydana gelmiş, Arapça ve Farsça yazılmış tarihçelerin tercümeleri yapılmıştır. Ayrıca Anonim Tevarih-i Al-i Osmanlar, Tarihi Takvimler ile gazavatname ve fetihname türlerinin ilk örnekleri de bu dönemde kaleme alınmışlardır. Sultan II. Mehmed döneminde ise, ilk müstakil dünya ve Osmanlı tarihleri ile monografi yazma tecrübeleri yapılmıştır. Ayrıca bu dönem tarih yazıcılığının en önemli yönü, yarı resmi tarih yazcılığı olan şehnameciliğin oluşturulmasıdır. Osmanlı tarih yazıcılığının altın devri olarak nitelendirilen II. Bayezid döneminde tarihçilikte dil, şekil, üslup, içerik ve tür açısından büyük ilerlemeler kaydedilmiş ve tarih yazıcılığı sağlam temellere oturtulmuştur. XVI. yüzyılda gazavatname geleneğinin bir devamı olarak nitelendirilebilecek Selimname ve Süleymanname’ler kaleme alınmıştır. Bu dönemde tarih yazıcılığı açısından en büyük eserler, Cenabi, Gelibolulu Mustafa Ali, Hoca Saddettin Efendi ve Mehmed Zaim isimli kişiler tarafından meydana getirilmişlerdir. XVII. yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı tarihçiliğinde Arapça ve Türkçe dünya tarihlerinin yanında özel tarih ve monografik eserlerin sayısında da artış meydana gelmiştir. XVIII. yüzyılda ise Osmanlı tarih yazıcılığı Divanhümayun’daki kaleme bağlı vekāyiʻnüvisliğin ihdası ile resmî bir hüviyet kazanmıştır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren vekāyiʻnüvis olarak görev yapanlardan biri de Ahmed Vâsıf Efendi’dir. Biri rikab, dördü asaleten ve H. 1197-1213/M. 1783-1799 tarihleri arasında olmak üzere toplam beş kez vekāyiʻnüvislik görevini ifa etmiştir. Bu dönem arasında vekāyiʻi havi eserine Mehâsinü’l-âsâr ve Hakāikü’l-ahbâr ismini vermiştir. XIX. yüzyılda özel tarihçe kaleme alanlardan biri Ahmed Câvid Efendi’dir. Yaptığı çalışmalarla Sultan III. Selim’in dikkatini çekmiş ve kendisine Vakʻanüvis-i Enderun lakabı verilmiştir. Ayrıca H. 1032-1187/M. 1623-1774 ile H. 1187-1206/M. 1774-1791 arasındaki Osmanlı-Rus ilişkilerini anlatan ve iki ciltten müteşekkil Müntehabât isimli eserini Sultan III. Selim’e takdim etmiştir. Ahmed Câvid Efendi, Müntehabat isimli eserini kaleme alırken Kâtip Çelebi’den başlayarak Ahmed Vâsıf’a kadar vekāyiʻnüvislerin eserlerinden faydalanmıştır. Eserin son kısmı ise kendi müşahedelerini içermektedir. Bu çalışmada Ahmed Câvid Efendi’nin kaynaklarından Ahmed Vâsıf Efendi tarafından kaleme alınan Mehâsinü’l-âsâr ve Hakāikü’l-ahbâr isimli eserinden nasıl faydalandığı incelenmiştir. Ahmed Cavid Efendi’nin Ahmed Vâsıf Efendi’den hangi konuları doğrudan, hangilerini kısa/kısmi değişikliklerle ve hangilerini ise özet mahiyetinde eserine eklediği tespit edilmeye çalışılmıştır. Böylece Osmanlı Devleti’nde tarihçilerin birbirlerinden faydalanma yöntemi Ahmed Câvid Efendi ve Ahmed Vâsıf Efendi ekseninde incelemeye tabi tutulmuştur.Keywords : Tarih Yazıcılığı, Vekāyiʻnüvis, Ahmed Câvid Efendi, Ahmed Vâsıf Efendi