Su Damlasında Bilim ve Din
Authors : Kasım YENİGÜN, M. İrfan YEŞİLNACAR
Pages : 147-157
Doi:10.31120/0.2018.32
View : 13 | Download : 8
Publication Date : 2017-06-01
Article Type : Research Paper
Abstract :Cenabı Hak, Kitabını ve Peygamberleri, insanlara manevi yönden gelişmeleri ve ilerlemeleri için birer imam olarak gönderdiği gibi, yine insanların maddi gelişmeleri için de, o peygamberlerin her birinin eline mucize suretinde bazı harikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstat etmiştir. Hz. Âdem’den itibaren birçok peygamberin mucizeleri bu manada değerlendirilebilir. Peygamberlerin varisleri olmaları hasebiyle, âlimlerin de, hak ve hakikatin neşri hususunda, aynı yolu takip etmesi lâzımdır. Bu çerçevede incelenen Bediüzzaman, peygamber varisi bir âlim olarak insanlığın manevi ilerlemesi için irşat görevini yaparken, Cenabı Hakkın isimlerinin tecelligâhı olarak kâinatı okumanın, insanı imanın ileri mertebelerine taşıdığını ifade etmektedir. Bilim ile din arasında çatışma olduğunu ifade eden kaynakların temel dayanağı, kutsal kitaplarda geçen metinlerle bilimsel bulguların uyuşmamasıdır. Tahrif edilen dini kitapları bir kenara bırakarak, orijinalliği tartışmasız olan Kur’an ve O’nun çağdaş tefsiri Risale-i Nur çerçevesinde yapılan bu çalışmanın hedefi; Risale-i Nurun önemli bir parçası olarak kabul edilen Ayet-ül Kübra Risalesindeki «su» ile ilgili ifadelerin, modern «su bilimi» ile değerlendirilerek «Risale-i Nur ışığında Din ve Bilim» uyumunu irdelemektir. Bu eksende yapılan bir incelemede, sadece ‘SU’ unsurunda bile, bilimsel gerçeklerin (ayet, hadis, tefsir gibi) dini kaynaklarda verilen ifadelerle son derece uyuştuğu ve birbirlerini destekledikleri gözlenmiştir. Su; bir yandan gözlem ve analize dayalı bilimsel yaklaşımla incelenirken, öte yandan kâinattaki olayları Yaradan’ı tanıma ve Esmayı öğrenme manasında değerlendiren Risale-i Nur bakışıyla, insanın hizmetine verilen bir damla suda Rahmet, Şefkat, Rızık gibi fiiller görülebilmekte, böylelikle fail de Rahim, Rab, Rezzak gibi isimlerle tanınmaktadır. Bu iki bakış birlikte gerçekleştiğinde, insan ilerlemesiyle Bediüzzaman’ın “Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder” ifadesini ispatlamaktadır.Keywords : Su, Ayet ül Kübra, Din Bilim ilişkisi