NİYAZÎ-İ MISRÎ DİVANI’NDA GÖNÜL
Authors : Mahmut KAPLAN
Pages : 19-37
Doi:10.53427/katre.1312421
View : 37 | Download : 36
Publication Date : 2023-08-22
Article Type : Research Paper
Abstract :Çalkantılı hayatı sürgünlerle geçen Niyazî-i Mısrî, Türk tasavvuf edebiyatının en çok tartışılan, eserleri, fikirleri ve şiirleri hakkında en fazla yazılan bir mutasavvıf şairidir. Bu yazının konusu Mısrî’nin gönül, gönül tasfiyesi ve kâmil insan olma yolundaki mücahedesidir. Yazıda Mısrî’nin kısaca hayatı ve kişiliği hakkında bilgi verildi. Mısrî, manevi olarak Hz. Ali, Muhyiddin İbn Arabî ve Mevlanâ’dan feyz almıştır. Mısrî, Ahmet Yesevî, Yunus Emre, Nesîmî, Elvân-ı Şirâzî, Fuzûlî, Kutupzâde İbrahim, Aziz Mahmud Hüdâyî, Sinan Ümmî, Gaybî Sunullah, Şemseddin Sivasî gibi şairlerin şiirlerine nazire yazmış ve bunlardan etkilenmiştir. Bu makalede Mısrî’nin etkilendiği ve takip ettiği Yunus Emre ve Ümmî Sinan gibi şairlerin gönül konusu hakkındaki görüşleri mümkün olduğunca ayrıntılı bir biçimde incelendi. Mısrî, şiirlerinde tasavvuf ve sufîlerle ilgili yanlış anlamalara açık olan şarap, mahbup, meyhane, hum gibi kavramları bizzat kendisi bir risalesinde ayrıntılı olarak açıklamıştır. Bu hususta ilgili risaleden yeri geldikçe bazı alıntılar yapıldı. Mısrî, kaleme aldığı şiirlerinde çoğu zaman kendi nefsine ve gönlüne hitap ederek insanı insan eden en önemli yanı olan gönül hakkındaki duygu ve düşüncelerini çarpıcı beyitlerle, açık, anlaşılır berrak bir dil ve üslupla ifade etmiştir. Mısrî’nin gönülle ilgili düşünce ve duygularının anlaşılması için sözlük ve kaynaklardaki bilgiler taranıp belirlendi. Yunus Emre ve Ümmî Sinan’ın gönül hakkındaki görüşleriyle Mısrî’nin düşünceleri arasında önemli benzerlikler bulunduğu tespit edildi. Şairin üzerinde durduğu gönlün mahiyeti, özellikleri, arındırılması gibi konular büyük ölçüde Yunus ve Ümmî Sinan’la benzerlik göstermektedir. Mısrî’nin gönül konulu beyitlerinde coşkun bir eda vardır. Onun, şiirlerinde şeriat ölçüleri içinde kalmaya azami özen gösterdiği söylenebilir. Mısrî de Yunus Emre ve Ümmî Sinan gibi gönlün Allah’a ait olduğunu, O’nun dışındaki sevgi ve ilgilerin gönülde yer almaması gerektiğini ısrarla vurgulamıştır. Gönlün, sahibini ağırlayabilmesi için masivadan arındırılması gerektiğini dile getirmiştir. Niyazî, gönlü temizlemenin, tasfiye etmenin yollarını göstererek onun sadece Hakk’a ait ve Allah’ın arşı olduğunu ifade etmiştir. Gönül, mekândan münezzeh olan Hakk’ın yeridir. Bu arşa ulaşmanın yolu tevhid, dolayısıyla sürekli zikirdir. Mısrî, gönlün zikir ve tefekkürle ilahi nurlara açılacağını söylemiş zikir ve ibadetin önemi üzerinde önemle durmuştur. Kişinin kendini bulması, kalbini arındırması için halveti ve zikri tercih etmesini tavsiye etmiştir. Bu durum, şairin bir Halveti şeyhi olmasının yansıması olarak görülebilir.Keywords : Mısrî, tasavvuf, sufî, gönül, kalb, Yunus Emre