- Kilikya Felsefe Dergisi
- Issue:2
- Ingmar Bergman’ın Virgin Spring Filmi ve Üçleme’sinde ”Tanrı”, ”Umutsuzluk”, ”Varoluş” ve ”Kötülük” ...
Ingmar Bergman’ın Virgin Spring Filmi ve Üçleme’sinde ”Tanrı”, ”Umutsuzluk”, ”Varoluş” ve ”Kötülük” Kavramları
Authors : Gökhan Gürdal
Pages : 312-327
View : 45 | Download : 60
Publication Date : 2024-10-25
Article Type : Research Paper
Abstract :Bu çalışmada Ingmar Bergman’ın Üçleme’sini oluşturan Aynadaki Gibi, Kış Işığı ve Sessizlik filmlerine ek olarak Genç Kız Pınarı filmini Varoluşçu felsefe açısından incelemeye çalıştık. Bunu yaparken Varoluşçu felsefenin temel kavramlarından olan ”Tanrı”, ”Umutsuzluk”, ”Varoluş” ve ”Kötülük” kavramlarına odaklandık. Filmleri analiz ederken onların etkilendikleri Varoluşçu düşünceye ait kaynakları da göstermeye çalıştık. Bergman, Üçleme’yi belirli bir plan dahilinde çekmeyi tasarlamış ve bu plana uygun biçimde sinemaya aktarmıştır. İlk film olan Aynadaki Gibi filmi, birbirinden farklı insanların hayatında Tanrı’nın ne anlama geldiğini sorgulamaya odaklanmıştır. Içinde sevgi olmayan her türlü Tanrı anlayışının aslında yanlış ve korkutucu olduğunu mesajını vermeyi amaçlar. Bu sebeple filmdeki sevgi yoksunluğu çeken karakterlerin Tanrı imgeleri rahatsız edici derecede korkutucudur. Ayrıca filmde sanata ve sanatçının varoluşa ilişkin görüşlerine eleştiriler mevcuttur. Sanatçının kendisini yaşamdan izole etmesi ve gerçek anlamda yaşam hakkında cahil olduğu eleştirisi bu eleştirilerin ilkidir. Bununla bağlantılı olarak ikinci eleştiri ise; Sonsuzluğun peşinde koştuğunu düşünen sanatçının aslında boş hayaller ve dünyevi şeyler peşinde olduğu olgusudur. Üçleme’nin ikinci filmi olan Kış Işığı’nda ise temel konu ”umutsuzluk”tur. Shaw’a göre filmde Kierkegaard’ın felsefesi, özellikle de Ölümcül Hastalık Umutsuzluk adlı eser üzerinden tanımlanan bir “ben’e sahip olmama/olamama umutsuzluğu” açık bir biçimde bulunabilir. Kierkegaard, eserinde üç türlü umutsuzluk tipini tanımlar ve çıkış yolunu göstermeye çalışır. Bu üç tür umutsuzluk: (1) Bir Ben’e Sahip Olmama Bilincinde Olmama Umutsuzluğu, (2) Kendi Olmayı İstememe Umutsuzluğu ve (3) Kendi Olmayı İsteme Umutsuzluğu’dur. Filmin başkarakterlerinin yaşadıkları umutsuzluk türleri Varoluşçu sinema açısından ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Üç türlü umutsuzluk içerisinde en kötüsü ”kendi olmayı isteme” umutsuzluğudur ve papaz Tomas’ın içine düştüğü umutsuzluk da bu türdendir. Üçleme’nin son filmi olan Sessizlik filminde ise kelimenin tam anlamıyla bir ”sessizlik” hakimdir. Bu film Üçleme’nin ahengini bozar gibidir. Ancak önceki iki filme göndermelerin olduğu şüphesizdir. İki, üvey olmaları kuvvetle muhtemel, kız kardeş ve 8-9 yaşlarında bir çocuğun ne adı ne de milliyetleri hakkında bilgi sahibi olduğumuz bir ülkededirler ve sahnelerin çoğu bir otel odasında geçer. Film’deki şehrin adı Tiimoka’dır. Bu kelime Estonca ”Cellata Ait Olan/Celladın Yeri” anlamına gelir. Filmde bir Tanrı’dan, onun varlığından ya da yokluğundan bahsedilmez. Buna karşın sanki Tanrı bu film içerisinde adeta gizlenmiştir. Aslında ondan bahsetmeyerek ya da susarak bahsedilmektedir. Büyük olasılıkla filmin adı bu sebeple Sessizlik’tir. Genç Kız Pınarı filminin bu incelemeye dahil etmemizin nedeni, basitçe Üçleme ile olan konu benzerliğidir. Birbirine zıt dinsel kültürler olan Hristiyanlık ile Paganizm’in çatışması anlatılmakta ve bu çatışmanın, felsefedeki ”kötülük problemi” ile ilgili nasıl anlayış sağlayabileceği irdelenmektedir. Kötülük problemi, dünyada var olan ”kötülüğün” kadir-i mutlak Tanrı tarafından neden yok edilmediği, neden bunca kötülüğün var olmasına izin verildiği şeklinde formüle edilebilir. Argüman ilerletildiğinde ya her şeye gücü yetmeyen ya da kötülüğe bilerek ve isteyerek izin veren bir Tanrı’yla karşılaşırız. Böylesi bir Tanrı anlayışı da sonsuz güç ve iyilik sahibi Tanrı anlaşıyla uyuşmaz. Filmin bu felsefi probleme çözüm önerisi Kierkegaardçı fideizmle benzerdir.Keywords : Ingmar Bergman, Üçleme, Varoluşçu felsefe, Tanrı, Umutsuzluk, Varoluş, Kötülük, Varoluşçu sinema