- Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tarihi ve Folklorik Dergisi
- Lokman Hekim Journal 2011; Supplement Special Issue
- Türk Kültür Coğrafyasında “Dul Karı Kültü”
Türk Kültür Coğrafyasında “Dul Karı Kültü”
Authors : Yaşar KALAFAT
Pages : 20-21
View : 17 | Download : 6
Publication Date : 2011-09-01
Article Type : Research Paper
Abstract :Türk Avrasya’sı olarak da bilinen, Uluğ Türkistan’dan güney-batı Asya’ya uzanan coğrafya, farklılaşabilen anadilleri ve doğma dinleri ile üzerinde tarih boyunca birlikte yaşaya gelen halklarla bir kültür coğrafyası oluşturmuştur. Bu coğrafyaya adını demografik yapıdaki yüzde dağılımları ve ortak kültürel hayata yaptıkları katkı vermiştir. Bu coğrafyanın halk inançlarında yaşayan ve sözlü kültür verilerden takibini yapabildiğimiz sosyo psikolojik bir yapı oluşturmuştur. Kadim dinlerin izlerini örtülü olarak taşıyan bu yapıya hulul edilemeden birçok incinmenin köklü tedavisi yapılamayacaktır. Halkın geleneksel kültür kanalından beslenen boyutu ile çağdaş edinimleri ile oluşan boyutu arasında biteviye bir çelişki yaşanacak toplumsal tedavi, rahatsızlık göz ardı edildiği için sağlanamamış olacaktır. Bu kültürün insanları da mensubu bulundukları semavî dinlere rağmen biraz da sosyolojinin doğal hükmü gereğince eski dinlerinin katman oluşturmuş inançlarının izlerini taşımaktadırlar. Günümüzden arkaik döneme doğru gidilebildiği nispette örneğin Eski Türk inanç sisteminde, izahları mitolojik verilerle yapılabilen kadın kişi ve er kişinin farklı konumları vardı. Bu farklılığı Şamanizm gibi dinlerin mensubu olan günümüz Altay Kişi dinî yaşamında gözlemek mümkün olmaktadır. Bu bulgularla bir kısım Kafkasya, Ortadoğu ve Balkan halklarının yaşamakta oldukları din Şamanizm olmamasına rağmen ciddi paralellikler ve aynilikler görmek mümkün olmaktadır. Uğurlu kişi veya uğursuz kişi gibi bazı kutlu veya kutsuz olma hallerini, bu anlayış, cinsiyet farkı gözetmeden her iki kesime de mal etmiş, uygun görmüştür. Örneklemek gerekir ise buluğ çağına girinceye kadar masumiyet her iki cinsiyete de tanınmış iken fala bakma, büyü bozma, rüya yorumlama konularında buluğ çağına girmemiş dişi kişi erkek kişiden daha isteğe uygun bulunmuştur. Mavi gözlü, sarı saçlı ve seyrek dişli olan kimseler sıra dışı tasnifine girerlerken adeta bayan olmanın farklı üstünlüğü kabul görmüştür. Buluğ çağına giriş ile yitirilen bu itibar menopoz safhasından sonra az-çok tekrar kazanılır. Mesela kutsal dağlara yönelik toplu olarak yapılan mevsimlik dinî merasimlere genç kadınlar katılamaz veya dağın ancak eteklerine kadar gelebilirler. Anadolu Türk kültür coğrafyasında ise kız çocukları ve yaşlı kadınlar cemaatle birlikte defin merasimi için mezarlığa gidebilirken diğer yaş kesimindeki bayanlara bu imkân yaygın anlamda tanınmamıştır. Diğer taraftan hanımların özel hallerinde bereketle ilgili işlemler yapması mesela hamur mayalaması istenilmez. Bu teşhisi çok sayıda değişik örneklerle açıklamak zor değildir. Kadın kişi için belirlenen yer, kadın kişinin özel hallerinde ona uygun görülen konum ve nihayet bu genel hükümlerin yanı sıra kadın kişi için başka belirlemeler de yapılmıştır. Çok çocuk yapabilmiş ana, çocukları yaşayabilen ana çocuklarının büyük çoğunluğu erkek olan kadın kişi farklı bir kutun olduğuna inanılır. Bu kutlu hal onun eline, nefesine, giysisine kullandığı beşik türü eşyalarına da sindiği inancından hareketle onlara farklı mistik bir anlam yüklenilmiştir. Bu kut çok çocuklu babada değil de annede aranılır, onda olduğuna inanılır. Bu konu da halk inanmalarından hareketle ayrıntılı örneklenebilir. Türk halk tefekkürünün arka planına dair özel bilgi verdikten sonra dul kadına gelince adeta bilhassa kırsal kesimde lanetlenmiş kabul edilirdi. Sözlü kültürün özlü sözlerinde, tekerlemelerinde alkış ve kargışlarında bu teşhisi rahatlıkla örnekleyebilirsiniz. Bu tanımlama Azerbaycan Türk kültür coğrafyasında “Dul Avrat” olarak bilinir. Ondaki uğursuzluğun temas halindeki yakın uzak çevresine zarar vereceği inancı olduğunu gösteren çok sayıda inanma örneği vardır. Örnekler arasında kız istemeye bu tür hanımlar götürülmezler. Bunların gelin yengesi olması istenilmez. Gelin kınasını bunların karışması uygun bulunmaz. Bu örnekleri hayatın diğer kesimlerinden de vermek mümkündür. Bildirimizde bu konuyu tartışmaya açıyoruz.Keywords : Erkek, Kadın, Dul, Ergenlik, Menopoz