- Motif Akademi Halkbilimi Dergisi
- Volume:11 Issue:24
- GERÇEK YAŞAMDAN KURGUYA: PUŞKİN VE GORKİ’DE ÇİNGENELER
GERÇEK YAŞAMDAN KURGUYA: PUŞKİN VE GORKİ’DE ÇİNGENELER
Authors : Gülhanım Bihter YETKİN, Gamze ÖKSÜZ
Pages : 371-384
Doi:10.12981/mahder.479871
View : 19 | Download : 9
Publication Date : 2018-12-12
Article Type : Other Papers
Abstract :Dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde göçebe etnik topluluklar olarak varlıklarını sürdüren çingeneler, tarih kayıtlarına geçmeye başladıkları 13. yüzyılın sonlarından itibaren giderek daha fazla ilgi alanına girmeye başlamışlardır. Geleneksel yaşayış tarzının sınırlarını aşındıran bu sosyo-kültürel grup üyelerinin Rus edebiyatına ilk yansımaları 1740’lı yıllarda başlamıştır. Romantizm dönemi öncesinde ideolojik bir düşünce olarak ideal olanı uygar toplumun dışında, doğanın kendisinde arama, saklı kalmış olana ve tutkulara yönelik yoğun ilgi, insanların çingenelere olan görüşlerini değiştirmiş ve bu dönemden sonra bu kişiler, sanatsal faaliyetlerin odak noktası olmuştur. Son derece özgür ve kuralsız yaşayan çingene halkı, 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise birçok Rus eserinde başkahraman olarak yer almaya başlamıştır. Rus edebiyatının altın çağı sayılan 19. yüzyılda lirik tarzda ortaya çıkan çingene tiplemelerine verilebilecek en önemli eser, Aleksandr Puşkin’in Çingeneler insert ignore into journalissuearticles values(Цыганы); adlı poemasıdır. Puşkin’in 1822 yılında birkaç haftayı göçebe bir çingene kafilesinin arasında geçirmiş olması ve hatta bir çingene kızına aşık olması, sanatçının bu konuya fazlaca önem vermesine neden olmuştur. Puşkin’in çingenelerle ilgili yaşadıkları, edindiği izlenimler, yarattığı tiplemeler, motifler ve klişeler gerek Rus gerekse Avrupa edebiyatında yankı uyandırmış, ileriki dönemlerde çingene temasına olan ilgi giderek artmıştır. Puşkin’den sonra, 20. yüzyıl Rus edebiyatında ise çingenelere yönelik yoğun ilginin en öne çıkan örneği, Maksim Gorki’nin Makar Çudra adlı öyküsüdür. Öyküde, aşklarını gururları uğruna kurban eden ve sonunda her ikisi de ölen iki genç arasında yaşanan tutkulu aşk anlatılır. Her iki yazar da eserlerini çingenelerin yaşam tarzlarına odaklamış olsalar, aşk ve özgürlük çatışması nedeniyle işlenen cinayetlerle ortak paydada buluşsalar da Puşkin, döneminde hakim olan romantizm akımının etkisiyle Çingeneler poemasında her daim kökenleri araştırma konusu olan gizemli çingeneleri daha şiirsel bir şekilde yorumlamıştır. Maksim Gorki’nin Makar Çudra eserindeki çingeneler ise 20. yüzyılda egemen olan realizm akımının etkisiyle bazı yönlerden farklılaşır. Bu çalışmada, özgürlükleri konusunda hiçbir şekilde taviz vermeyen çingene halkının öne çıkan karakterlerinin hem eserlerde ele alınış şekilleriyle hem de yazarların bakış açılarıyla irdelenmesi, mutlak özgürlüğü tehdit eden aşk için işlenen cinayetlerin çingene yaşam tarzında adeta kabullenilmiş bir ritüele nasıl dönüştüğünün metne bağlı inceleme yöntemiyle ortaya konulması hedeflenmektedir.Keywords : Çingeneler, Puşkin, mutlak özgürlük, aşk, Gorki