- AKRA Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi
- Volume:7 Issue:19
- NEBÎ B. TURHAN ES-SİNOBÎ (ö.936/1530)’NİN TASAVVUFÎ DÜŞÜNCEYE YÖNELTTİĞİ TENKİTLER
NEBÎ B. TURHAN ES-SİNOBÎ (ö.936/1530)’NİN TASAVVUFÎ DÜŞÜNCEYE YÖNELTTİĞİ TENKİTLER
Authors : Birol YILDIRIM
Pages : 91-110
Doi:10.31126/akrajournal.591496
View : 15 | Download : 5
Publication Date : 2019-09-10
Article Type : Research Paper
Abstract :Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde medrese-tekke müesseseleri arasında ciddi bir denge kurulmuş, tekke çevreleriyle medrese çevrelerinin yakınlaşması sağlanmıştır. Muhyiddin Arabî’nin Ekberiyye mektebinin önemli bir temsilcisi olan Davud-i Kayserî 1331’de İznik’te kurulan ilk medresenin başına, aynı düşünce ekolünden Molla Fenarî ise ilk defa tesis edilen şeyhülislamlık makamına getirilmiştir. Bu sayede tasavvufî düşünce Osmanlı medrese sistemine ve ilmiye sınıfına nüfuz etmiş, mutasavvıf alim tipi yaygınlaşmıştır. Medrese eğitimini ikmal ettikten sonra tekke eğitimine de vakıf olan mutasvvıf alimlerin eserleri kelam, fıkıh ve tasavvufu mezcederek meseleleri küllî bir bakış açısıyla zahir ve batın perspektifinden ele almışlardır. Fakat bu denge zamanla bozulmuş ve tarikat mensuplarıyla devlet adamları ve medrese çevreleri arasında gerginlikler yaşanmıştır. Bu gerginliğin odak noktasında İbnü’I-Arabî’nin dile getirdiği bazı görüşler ile cehrî zikir, sema, devran gibi hususlar yer almıştır. Şeyhülislam İbn Kemal gibi bazı alimler İbnü’l-Arabî lehinde fetvalar verirken, XVI. Yüzyılda yaşamış olan Sinoplu Abdülbarî b. Turhan, İbrahim b. Muhammed Halebî, Şeyhülislam Çivizade Muhyiddin Mehmed Efendi gibi alimler ise İbnü’l-Arabî'nin görüşlerine karşı çıkmaya devam etmişlerdir. XVll. yüzyılda ortaya çıkarak Osmanlı ilmiye sınıfına otuz yıl civarında damgasını vuran Kadızadeliler ise tasavvufî düşünceye muhalefeti devam ettirmişlerdir. Biz bu çalışmamızda Osmanlı Dönemi’nin önemli bir tasavvuf muhalifi olan Nebî b. Turhan es-Sinobî’yi ele alçağız. “Hayâtü’l Kulûb”ve “Risale fi Vahdetü'l-Vücud” adlı eserlerinde Muhyiddin İbnü’l-Arabî Hazretleri’nin şahsıyla özdeşleşmiş olan vahdet-i vücûd/tevhîd-i vücûdî anlayışı başta olmak üzere tasavvuf ekolüne tekfire varan aşırılıkta yönelttiği ağır eleştirileri değerlendireceğiz. Onun şahsında Osmanlı döneminde etkili olup günümüze kadar tesirini sürdüren “dinde tasfiyecilik/puritanizm” akımını ele alacağız. Böylelikle Sinoplu bir âlimin fikir ve düşünce dünyasını ve geçmişten günümüze entelektüel düzeyde önemli bir çatışma alanı olan zâhir-bâtın meselesini objektif bir şekilde nazara vermeye çalışacağız.Keywords : Nebî b Turhan, İbnül Arabî, Vahdet i vücud