2002 Sonrasında Türkiye’de Özelleştirme ve Demiryolu Hizmeti
Authors : Levent DEMİRELLİ
Pages : 41-86
View : 11 | Download : 9
Publication Date : 2014-12-21
Article Type : Other Papers
Abstract :1970’li yılların başlarında önce gelişmiş kapitalist ülkelerde ortaya çıkan birikim krizleri, 1929 krizine çözüm olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uygulanan Keynesci politikaların sonunu getirmiştir. Krizin bu defaki çözümü için neoliberalizm öne çıkmış, çerçevesi neo-liberal politikalarca belirlenen yeni bir iktisadi ve toplumsal düzene geçiş süreci başlamıştır. Keynesci dönemin aksine, devletin görev, sorumluluk ve hizmet alanlarının minimal düzeye indirilmesi, neo-liberalizmin öncelikli hedeflerinden biri olmuştur. ‘Devletin küçültülmesi’ hedefine yönelik politikalardan biri olarak özelleştirme, 1980’li yıllarda başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok ülkede iktidara gelen hükümetler nezdinde önemli bir gündem teşkil etmiş ve uygulama bakımından öncelikli bir konuma sahip olmuştur. Türkiye’de özelleştirme politikalarına dönük ilk adımlar da aynı dönemde atılmıştır. İlk olarak 24 Ocak 1980 tarihinde alınan kararlar ile Türkiye’nin neo-liberalizme geçiş süreci başlatılmış ve sonrasında çıkarılan kanunlarla özelleştirme uygulamalarının yasal zemini oluşturulmuştur. Diğer ülkelerdeki seyre paralel olarak Türkiye’de de 1980’li yıllarda başlayan özelleştirme uygulamalarının günümüze değin sürdüğü görülmektedir. Bununla birlikte özelleştirmelerin gerçekleştirilmesi, diğer bir ifadeyle özelleştirme uygulamaları bakımından 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçim sonrasında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi insert ignore into journalissuearticles values(AKP);, Türkiye’nin özelleştirme serüveninde büyük bir kırılma yaratmıştır. 1986-2014 yılları arasındaki tüm özelleştirme uygulamalarından elde edilen gelirin % 86’sı AKP iktidarı döneminde insert ignore into journalissuearticles values(2003-2014); gerçekleştirilmiştir. Bu yönüyle AKP, önceki hükümetlerden kesin biçimde ayrılmaktadır. Ayrımı yaratan en temel etkenlerden biri, TÜPRAŞ, TELEKOM gibi enerji ve ulaştırma iletişim sektörlerinde faaliyet gösteren büyük çaplı ve önemli kamu teşebbüslerinin ve/veya hizmetlerinin AKP hükümeti tarafından özelleştirilmesidir. Son yıllarda özelleştirme potasına keskin biçimde giren büyük çaplı kamu hizmetlerinden/teşebbüslerinden biri de demiryolu hizmeti ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’dır insert ignore into journalissuearticles values(TCDD);. Türkiye’de demiryolu hizmeti, 1920’li yılların ortalarında başlayan demiryolu hatlarının devletleştirilmesi sürecini müteakip devlet tekeline alınmış ve hizmetin sunumu görevi 1927 yılında çıkarılan 1042 sayılı kanunla kurulan TCDD’ye verilmiştir. Bu bakımdan TCDD’yi Türkiye’de devlet tekelindeki bir kamu hizmeti olan demiryolu hizmetinin sunumundan sorumlu bir kamu iktisadi teşebbüsü olarak ifade etmek mümkündür. Kurulduğu yılları izleyen süreçte TCDD, dikey-bütünleşik bir temelde örgütlendirilmiş; doğrudan demiryolu hizmetiyle ilgili olanların yanı sıra, hizmetin sunumuna dolaylı olarak farklı açılardan katkı sağlayan birim ve varlıklarla da donatılmıştır. 1980’li yıllar ile birlikte demiryolu hizmetinin piyasaya açılması ve TCDD’nin özelleştirilmesi yönünde çalışmalar başlatılmıştır. Fakat AKP iktidarına kadar bu yönde gerçekleştirilenler özelleştirme sürecinin tasarlanmasından öteye geçememiştir. AKP iktidarıyla birlikte özelleştirme süreci, doğrudan demiryolu hizmetiyle ilgili olmayan, diğer bir deyişle çekirdek-hizmet kapsamı dışında kalan TCDD birimlerinin/varlıklarının özelleştirilmesi, kapatılması ya da devredilmesiyle başlamıştır. 2011 yılında çıkarılan 655 sayılı KHK ve 2013 yılında çıkarılan 6461 sayılı kanun ise doğrudan çekirdek-hizmeti hedef almış; demiryolu hizmeti ve TCDD’nin özelleştirilmesi açısından yeni bir döneme girilmiştir. 655 sayılı KHK ile demiryolu hizmetindeki devlet tekeli kırılarak hizmet piyasaya açılmış, böyle bir ortamda devletin ‘düzenleyici ve denetleyici’ bir görev üstlenmesine olanak tanıyan kurumsal yapılar oluşturulmuştur. 6461 sayılı kanun ise doğrudan TCDD’ye yöneliktir. Kanunla TCDD parçalanmakta ve özelleştirmeye hazır hale getirilmektedir. Parçalama, demiryolu hizmetinin özelleştirilmesi amacına dönük olarak Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve OECD tarafından tasarlanan, birçok ülkede tecrübe edilen ve dikey-bütünleşik yapıyı kırmayı hedefleyen bir yöntemdir. Bu çalışma, Türkiye’deki özelleştirme politikaları bakımından AKP’nin konumunu netleştirmeyi amaçlamakta; ayrıca Türkiye’de devlet tekelindeki bir kamu hizmeti olan demiryolu hizmetinin ve bu hizmetin sunumundan sorumlu bir kamu iktisadi teşebbüsü olan TCDD’nin parçalanarak özelleştirilmesi sürecini ele almaktadır. Süreç, özelleştirmenin içeriği ve yöntemi gibi açılardan Avrupa Birliği dolayımı ile birlikte karşılaştırmalı olarak da incelenmiştir.Keywords : Neo liberalizm, özelleştirme, Adalet ve Kalkınma Partisi AKP, , demiryolu hizmeti, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları TCDD,