- NOSYON: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi
- Issue:5 Special Issue
- Klasik Osmanlı çağında tarih, meşruiyet ve rüya
Klasik Osmanlı çağında tarih, meşruiyet ve rüya
Authors : Ezgi AÇIKALIN
Pages : 264-268
View : 9 | Download : 10
Publication Date : 2020-12-30
Article Type : Other Papers
Abstract :İnsan, toplumsal bir varlık olarak tarih boyunca farklı coğrafyalarda ve koşullarda varlığını sürdürebilmek için toplumsal örgütlenmelerde bulunmuş ve çeşitli yaşam biçimleri geliştirmiştir. Bu toplumsal yaşam biçimleri içerisinde insanlar arasında yöneten ve yönetilen ilişkileri oluşmuştur. Bu ilişkiden hareketle iktidar olgusunu, toplumsal yaşayış biçimlerinin getirisi olarak düşünebilmekteyiz. Tarih boyunca iktidar ve yönetilenler arasındaki ilişki toplumlar için önem arz etmekle birlikte birçok araştırmanın da konusu olmuştur. Bu noktada iktidar olgusunun yanı sıra iktidarın meşruiyeti ve devamlılığı da önem kazanmaktadır. Akça ve İnce “Klasik Osmanlı Çağında Tarih, Meşruiyet ve Rüya” kitabında tarih ve sosyoloji disiplinleri arasında bir orta yol belirleyerek tarih, iktidar ve iktidarın meşruiyetinin kaynaklarını incelemekte, inancın ve ideolojinin egemenliğin güçlü araçları olarak öne çıktığını söylemektedirler. Kitapta, Osmanlı Devleti için diriliş ve kuruluşu ifade eden Anadolu Selçuklu Devleti’nin çözülme ve yıkılma dönemi ele alınmaktadır. Tarih, insanın egemen olma aruzunun ve mücadelesinin bir parçası olmuş ve bu mücadele adına tarih, araçsallaştırılmıştır. Bu araçsallaştırmada iktidarın varlık ve devamlılığının dinamikleri etkili olmuş, güçten ziyade itaat edilmesini sağlayıcı ve bağlılık oluşturucu düşünce ve inançların varlığı önem kazanmıştır. Bu noktada inanç ve ideoloji, egemenliğin güçlü kaynakları olarak ortaya çıkmaktadır. Meşruiyetlerini elde edebilmek için Tanrı tarafından seçilmiş olmak, soyca asil olmak, rüya, mit, efsane vb. gibi araçlarla ilahi ya da dini bir misyon edinmiş olmak, yaygın olarak kullanılan meşruiyet kaynaklarındandır. Bu noktada mevcut hâkimiyet söyleminin toplumsal anlamda kabul gören tutum ve davranışlar üzerine inşa olunması, toplumsal değişime bağlı olarak işlevselliğinin azalmasına neden olduğu ve dolayısıyla meşruiyet argümanlarının gelişen topluma bağlı olarak yeniden üretilmesi gerekliliği bir kez daha vurgulanmaktadır. Bu noktada değişmeyen hakimiyeti güç karşısında boyun eğme ile sınırlandırılmaması, gücün bağlılık oluşturucu işlevinin yanında itaatin büyük kısmının iknaya ve rızaya dayamasıdır. Kitapta Osmanlıların, devletin kuruluş aşamasından itibaren egemenliğin, rızaya ve ikna bağlamlarının farkında oldukları, nesep açısından seçilmiş olmakla beraber dini misyon ve gaza referansına sık sık başvurulması ve bu meşrulaştırma araçlarında rüyalardan yararlanılması anlatılmaktadır. Aynı zamanda tarihin farklı dönemlerinde benzer rüya motiflerinin tekrar edilmesinin dikkat çekici olduğu söylenmektedir. Bu durum, egemenlik sağlayıcı bir dinamik olarak yüksek işleve sahip olan rüya motiflerinin sonraki dönemlerde de kullanılması şeklinde açıklamaktadır. Kitapta aktarılan örneklerle Osmanlı Devleti’nde karşı egemenlik iddiaları karşısında kendi egemenliğinin meşruiyetini alabilmek adına Ertuğrul Bey’in ya da Osman Bey’in gördüğü iddia edilen rüya birçok tarihçi tarafından ortaya konmuştur. Böylece Osmanlı hanedanının Allah’ın ihsanı olan Kut’un taşıyıcısı olduğu ve dolayısıyla yönetme hakkının kendilerine verildiği vurgulanmaktaydı. Bu şekilde beyliğin kurucuları Allah’ın inayetine nail olmuş karizmatik şahsiyetlere dönüşmüşlerdir. Osmanlı Devleti’nin kurucularının soy ve dini yücelikleri üzerinden devlet kutsanarak devlete bağlılık arttırılmıştır ve bu bağlılık, güç karşısında boyun eğmiş olmaktan çıkarılarak Hakk’a boyun eğmeye dönüşmüştür. Akça ve İnce “Klasik Osmanlı Çağında Tarih, Meşruiyet ve Rüya” kitabıyla tarih ve sosyoloji alanına büyük katkı sağlamakla birlikte iletişim çalışmalarına da ışık tutmaktadır. Günümüzde iktidarın meşruiyetin varlık ve sürekliliğini sağlamada medyanın rolü yadsınamaz önemdedir. Akça ve İnce’nin belirtmiş olduğu iktidarın meşruiyetini temin etmede kullandığı dinamikler bugün, medya aracılığıyla toplumlara ulaşmaktadır. Bu bağlamda kitap, iletişim çalışmaları alanında değerlendirilebilecek bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır.Keywords : Tarih, Meşruiyet, Rüya, Osmanlı